Helööö ben geldim. nasılsınız? Tatiliniz nasıldı?... umarım iyisinizdir ve güzel bir tatil geçirmişsinizdir. Sizi daha fazla bekletmek istemediğim için lafı uzatmıyorum.
Bütün bölümü 'Cem Adrian – Herkes Gider mi?' şarkısıyla okuyabilirsiniz. Ama söylediğim kısımda tekrar açınız :)
bu bölümü nazli5506 ithaf ediyorum. oy ve yorumların için çok teşekkür ederim. :) :D
Keyifli okumalar....
************
İçimiz acıyınca unutmak isteriz. Oysa aşkın, daha çok sevmekten başka tedavisi yoktur.
SİMAL'DEN
Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuza kadar mutlu yaşarlar... peri masalları... hayal ürünleridir. Evvel zaman içinde sonsuza kadar mutlu anlattığımız masallar asla gerçekleşmezler. Alaz ve ben gibi...
Gökyüzünün yıldızlarla aydınlanan karanlığı onu hatırlatıyordu bana. odamda ki her yerde bile onu görürken acıyan gözlerimi kapattım bir süre. Umut dediğim çocuk onu sevdiğime hiç inanmamıştı ve yalan bir ses kaydına inanıp beni Pamir'e itmişti. Beni dinlemeden öyle bir kayıta nasıl inanırdı? Hiç mi görmemişti gözlerimdeki kendini? Hiç mi duymamıştı kalbimin sesini?... Ben öyle şeyler söylememiştim bile! Gözyaşlarım yine akmaya başlarken nefesimi tuttum. kızlar benim yüzümden geç uyumuştu onları uyandırmak istemiyordum. babam da uyanırdı birazdan, sesimi duymasındı. Bu sefer kendimi bırakmak yoktu. Toparlanmak zorundaydım ama başaracağımdan şüpheliydim.
Hatasını anlayıp aramamıştı bile. Bir özür dilemek bile onun için çok zordu. Kolyemi avcumun içine alıp sıkarken bir öküzün kalbimde kırdığı cam parçaları dünden beri batıyordu kalbime. Burnumu çektim.
*
Aslı ve Derin'in gözaltlarıma yaptığı makyajla ben bile ağladığımdan şüphe etmiştim. Babam da anlamamıştı tabi ki. kahvaltımı bile zar zor yapmıştım. Hiçbir şey yemek istemiyordum ama babamı üzmemek için belli etmemeye çalışıyordum.
Okula gelmeden önce kızları sevgililerinin yanına göndermiştim. Muhtemelen şu an sınıftaydılar. Okulun otoparkında yürürken nereden çıktığını anlamadığım bir şekilde karşımda beliriverdi. Ona bakacak gücüm olmadığı için başımı yere eğdim.
"Simal."
Onu gördüğümde dolan gözlerim sesini duymaya dayanamayarak gözyaşlarım serbest kaldı. "sikeyim! Suçluyum. Affet demeye hakkım yok zaten ama yalvarırım benim yüzümden ağlama... Gözyaşlarını silememek canımı yakıyor."
Kafamı kaldırıp ona baktım. dudağının kenarında kabuk bağlamış küçük bir yara vardı. Gözünün altıda morarmaya başlamıştı. Boğazım düğümlenirken yaralarını öpmek istedim. Yine kavga etmişti. Onun canının yanmasından nefret ediyordum. 'çok acıyor mu?' diye sormamak için kendimi çok zor tuttum. Ediz ve Cenk söylemişti Pamir'le kavga ettiklerini. Hatta onlarda da vardı böyle küçük yaralar. Kendimi toparlamaya çalışırken gözlerimi gözlerine diktim. "inanmadığın gözyaşlarımı neden silesin ki?" sesimin bu kadar acı dolu çıkacağını tahmin etmiyordum. "sen bana inanmadın! İnanmayı bırak sormadın bile! Beni ona ittin!" diye bağırdım çatık kaşlarla ve sinirli bir şekilde. Kollarını sıkıca bana sardı. "sus! Yalvarırım sus!"
Onu hırsla geri itip "karşıma çıkma dedim! İstemiyorum seni Alaz! benim gıcık olduğum Pelin bile benden daha iyiyken neden ona gitmiyorsun? Gitsene." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...