*DÜZENLENDİ*
*************
İnsanlar konuşurdu. Neden yapmış, nasıl olmuş demeden konuşurdu. Çünkü konuşmayı severlerdi ama yargılamayı daha çok severlerdi. 'Yapmasaymış, gitmeseymiş.' Demek onlar için çok daha basittir. Ne zaman bu kadar düşüncesiz olmuştuk?
Aynadaki yüzüme bakarken gözlerimi kapatıp açtım.
Dudağımın kenarında kabuk bağlamış bir yara vardı. Yanağımda ise hafif bir morluk vardı. Nasıl tokat attıysa elmacık kemiğimin yakınlarında hafif bir morluk vardı. Eve geldiğimde kendimi direkt banyoya atmıştım ve boynumda onun iğrenç nefesini hissedip durduğum için boynumu o kadar çok sürtmüştüm ki tahriş olmuştu.
Saçlarım uzun olduğu için şanslıydım. Kapatmam kolay olurdu. Saçlarımı salık bırakıp yüzümün sol tarafını saçlarımla kapatırken boynumu da bir miktar kapatıyordu. Özellikle bir beden büyük aldığım kapüşonlu sweatimi giymiştim ve kapüşonunu başıma geçirdiğimde zaten bol olduğu için ve saçlarımda uzun olduğu için boynumdaki tahriş olan yerler tamamen saklanmıştı. Yüzümün sol tarafındaki saçlarıma dokundum istemsizce ve hafif morluğun ve dudağımın kenarının da görünmediğinden emin oldum.
Okula gidecektim. Çünkü dün kavga ettiğim 4 kişiyle kapatmam gereken bir hesap vardı.
Bir yandan da onların olduğundan şüpheliydim çünkü dün Alaz'ı görünce anında geri basmışlardı ve Alaz'la olanlardan sonra bana böyle bir şey yapamazlar gibi geliyordu. Bir taraftan da dün akşam karşıma çıkanlar başka birileriydi. İşin ucu kendilerine dokunmaz gibi düşünmüş de olabilirlerdi ama en son onlarla kavga etmiştim ve okuldan gitmemi söylemesi mantıklıydı. Yani kısacası bunlara bir cevap bulup o kişiye dersini vermek için okula gitmem gerekiyordu.
Kulaklığımı kulağıma takıp kapüşonumu düzelttim. Montumu giyip çantamı aldım ve odamdan çıktım.
Okula geldiğimde ilk dersin çoktan başladığını biliyordum. Zaten bu yüzden geç gelmiştim. Çünkü Alazlarla karşılaşmak istemiyordum. Derse girecektim ve direkt uyuyormuş gibi başımı sıraya koyacaktım. Teneffüste onlar sınıftan çıktıktan sonra çıkar ve o zorba dörtlüyü bulurdum.
Sınıfa çıktığımda dersin matematik olmadığına emin olmadığım için ve öyle olsa bile İbrahim hocayla uğraşacak durumda olmadığım için kapıyı tıklayarak içeri girdim.
Hakan hoca beni görünce hafifçe tebessüm etti. "Birileri uyuyakalmış herhalde." Dedi arkadaş edasıyla.
Başımla onayladım. "Evet hocam öyle. Geçebilir miyim?"
"Tabi." diyerek sıramı gösterince kimseye bakmadan direkt sırama yürüdüm. Montumu çıkarıp yanıma koyarken titrek bir nefes bıraktım.
Alazlarla daha 2 gün önce böyle bir konuda kavga etmiş olsak da onlara bunu söyleyemezdim.
Nasıl söyleyebilirdim ki? Ne diyecektim? Muhtemelen bizi niye aramadın derlerdi ama ne diyecektim ki? Arayıp ne diyebilirdim? Yapamazdım. Kollarımı sıranın üzerinde birleştirerek alnımı kollarıma yaslayarak gözlerimi kapattım.
Teneffüs zili çalınca hareket etmedim. Alazların çıktığından emin olmam gerekiyordu. Gerçi Ediz'in çıkacağından şüpheliydim. Eski okulda olsaydık çıkmayıp yanımda oturacağına emindim ama şimdi durumlar farklıydı. En başta ben farklıydım.
Sınıfta birkaç kişinin sesi duyulurken başımı sol tarafıma doğru çevirip gözlerimi yavaşça aralayarak pencere kenarına baktım. Olmadıklarını fark edince başımı sıradan kaldırdım direkt. Sıradan kalkarken kapüşonumu ve yüzümün sol yanındaki saçlarımı düzelttim. Dudağımın kenarının ve boynumun dikkat çekmediğine emin olarak sınıftan çıkarken ilk önce nereye bakmam gerektiğini bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...