64. bölüm: Karadeniz

1.2K 54 9
                                    


helööö.... bir sonraki bölüm biraz geç kalabilir ama yine de zamanında atabilmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım.

multide; Derin (Yiğit'in Kuzusu) var.

 yorumlarda söz verdiğim gibi bu bölüm ithafı nazli5506 sana tekrar çok teşekkür ederim. 

keyifli okumalarr...

**********

Alaz'la ayrılalı 1 haftayı geçmişti. Ezgi dönmüştü İzmir'e. Emrah ile aralarında bir gelişme yoktu. Çünkü canım kuzenim ondan kaçıyordu hala. Neyse ki okulların kapanmasına az kalmıştı ve sınavdan sonra hep birlikte olacaktık. Anıl'ı da çok özlemiştim. Ne yapıyordu acaba şimdi? Ediz yanağımdan makas alarak yanıma oturduğunda karşımda ki Alaz'ın kaşları çatıldı.

"Karadeniz'de gemilerin mi battı?"

"yok öyle dalmışım."

Alaz yanındaki kırlenti Ediz'in kafasına atıp "kalk lan oradan. Gelmiş bir de makas alıyor. Aslı'yı gaza getirir iki hafta trip attırırım ona göre." Diye kızdı. "kıskandı seninki." Diye gülerken Alaz'a baktım. Gözlerindeki özlemle beni izliyordu. Ona baktığımı görünce sırıtıp göz kırptı. Şu an ne kadar yakışıklı göründüğünün farkında mıydı? Hani küçük çocuklar kelimeleri yanlış söyler ve oldukça sevimli görünür. Sonra dayanamayıp yanaklarını mıncırırsınız ya öyle bir şekilde. Anlatabildim mi? bence anladınız. Ama ben bunları Alaz için yapamıyorum. Çünkü Alaz'ı süründürüyorum değil mi?! oooofff! Offf!

Alaz ayağa kalktığında "nereye?" deyiverdim hemen. "hava alacağım. Gelmek ister misin?" başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım.

Arabaya bindiğimizde ikimizde sessizdik. Alaz direksiyonu tek eliyle kontrol ederken diğer eli vitesin üzerindeydi. Gözlerim 'Simal' yazılı bilekliğine kaydığında kaşlarım havalandı. Ben hala takmamıştım ama o hiç çıkarmamıştı. Saati- bir dakika, saati yoktu. "saatin nerede?" dediğimde yavaşça bana baktı. "bilekliğin nerede Simal?"

Parmaklarımla oynarken gözlerimi parmaklarıma çevirdim. Haklıydı. Ben bilekliğimi bile takmazken ona saatinin nerede olduğunu sormam saçmaydı.

*

"buraya neden geldik?" dedim hafifçe gülümseyerek.

"konuşmak için."

Kafamı salladım. "konuşalım" dedim ve arabadan indim.

Arabadan inerek cebinden sigara paketini çıkarıp bir sigara yaktı. içme demek istedim ama hiçbir şey söylemedim. Alaz birbirimizi ilk gördüğümüz parka getirmişti beni. gülümseyerek parka bakarken onu ilk gördüğüm banka adımladım ve oturdum. Hava kararmıştı ve biraz serinlemişti. Yanıma oturup sigarasından derin bir nefes çekti. Dumanı havada yayılırken tuhaf bir şekilde yakışıklı görünüyordu. Sigara gözümü hep kötü gelirdi ama onun parmaklarının arasında duran sigara bile güzel görünüyordu. RTÜK görse ceza verirdi. Sigaraya özendiriyor diye, o kadar yani. "sensiz yapamıyorum Kuzey yıldızı... karanlığımı seviyordum ben. çünkü sen vardın... şimdi bakıyorum karanlığıma sen olmayınca hiç yıldız yok. ben sensiz bomboşum."

Bende derin bir nefes alıp verdim. Bana gökyüzü gözlü diyordu ama o gözlerindeki sonsuz gökyüzünden bihaberdi. Beni bıraksalar onun gökyüzü gözlerinde yaşardım. Tam şuan da ona bir kez daha aşık oldum.

"önceden aşk acısı dedikleri şey gözüme değmezdi. Umursamazdım açıkçası. ama suçlu taraf sen olunca bu acı berbat bir hal alıyormuş. Günlerdir nefes alamıyorum. Tamam bana çektirmek istediğini söyledin ama... affet artık. seni çok özledim." Gözlerini bir dakika bile gözlerimden çekmezken gözlerim doldu. Bende onu çok özlemiştim.

Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin