Helöööö... Sizi hiç bekletmek istemedim ve geldim ama bu sefer yorum şartını tamamlamanızı bekleyeceğim. Bol bol satır arası yorum atarsanız 150 yorum çabucak tamamlanır. :)
Keyifli okumalar...
*********
SİMAL'DEN
Kahvaltıdan sonra odama girenlerle gergin bir nefes alarak gülümsedim. Anlaşılan bugün benim için yoğun bir gün olacaktı.
"Günaydın Simal. Nasılsın? İyi uyuyabildin mi?" diye sordu Aslı.
"Günaydın. İyiyim yani bir sorun olmadı." Sırayla gözlerimi onlarda gezdirdim. İsimlerini kendime hatırlatabilmek için. Yanındaki kişi Ediz'di. Ezgi, Emrah ve... Onu dün görmüştüm. Benden en uzakta duran kişiydi ama adı neydi? Dün ismini söylememiş miydi acaba? En uzakta durduğunu hatırladığım için bu muhtemeldi. Onunla tanışmamıştım.
"Sen kimdin? Yani ismin?"
Gözlerini kapatırken bakışlar benim ve onun arasında gidip geliyordu. Yanlış bir şey mi sormuştum? İsmini merak etmiştim sadece. Kendimi kötü hissetmeye başlarken gözlerini açıp gülümsedi. "Alaz ben, çocukluk hatta bebekliğinden beri arkadaşınım. Memnun oldum tanıştığımıza."
İçimde bir endişe belirirken bu hissi dün defalarca yaşadığımı hissettim ama sakin kalmamı sağlayan şey gülümseyişiydi. Ne kadar güzel gülümsüyordu. Bakışları bile kendimi iyi hissettirirken ona dalıp gitmiş ve onun havada kalmış elini son anda fark etmiştim. Elini tutup sıktım. Kalbim küçük bir çocuğun lunaparktaki heyecanı gibi hızla atarken gülümsedim. "Memnun oldum bende" Ben hafızamı kaybetmiş olsam da en baştan benimle bu şekilde tanışması hoşuma gitmişti.
Gözlerim daha önce görmediğim erkekte durunca ne sormak istediğimi anlayarak kendini tanıttı. "Pamir ben de." Korkacağım derecede zor geçmeyecekti bugün anlaşılan.
O sırada içeri giren doktorlarım içeridekilerle bir an duraksadılar. Doktorlarım çünkü birisi beyin cerrahı Faruk Bey, diğeri de psikiyatri doktorum Kenan Bey'di. "Biz geç kaldık sanırım." dedi alayla Faruk Bey.
"Bizim ders falan kalmadığı için biz dayanamayıp erkenden geldik. Gelmese miydik?" diye sordu Ezgi çekinerek.
"Simal rahatsız değilse, yorulmadığı sürece bir sorun yok. Hemşire arkadaşlarımıza zorluk da çıkarmadığınız sürece hiçbir problem yok."
"Hiç zorluk çıkarmayız biz." Dediği sırada kapı açıldı ve Cenk'in sesi doldurdu içeri. "Yav ne demek, İskender yiyemez? Yer, bal gibi de yer. Kim diyor yiyemez diye?"
"Beyefendi uyması gereken bir diyeti var hastamızın. Lütfen ama."
"Hemşire kardeşim bacım çiçeklerimi aldın, içli köftemi aldın, tatlımı aldın iskenderimi vermem ama artık. Tatsız tuzsuz yemek yedirmekle nasıl iyileşsin benim kankim?"
"Beyefendi-"
"Vermiyorum. Hatta sen bana tatlımı versene."
Cenk ve hemşirenin komik tartışmasını Faruk Bey bölerken ben Cenk'in hallerine gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Sorunun ne olduğunu öğrenebilir miyim?"
Cenk doktoru hatta bizleri yeni fark ederek döndü ve bu sefer de Hemşire Hanım'ı şikayet etmeye başladı. "Doktor Bey, Hemşire Hanım'ın bana gıcığı var galiba getirdiğim hiçbir şeyi içeri almıyor. Bir şey söyler misiniz lütfen?"
"Faruk Bey, hastaya içli köfte, İskender yedireceğim diye tutturdu. Diyeti var dedim ama dinletemedim."
"Hastanemizin belirli kurallarının olmasının yanında önceliğimiz hastalarımızın sağlığı. Getirdiğiniz yemekleri yiyemez." dedi nazik bir biçimde gülümseyerek. Kenan Bey ise arkasından ekledi. "Ayrıca saat daha sabahın 9'u. İçli köfte ve iskender mi yiyorsunuz siz bu saatte?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...