*DÜZENLENDİ*
Keyifli okumalar ^_^
**************
''Başkalarının yorumları ve fikirlerine göre yaşamak, kendi hayatınızı yaşamak değildir. Koyun olmaktan farksızdır. Kendine ait bir fikri, bir düşüncesi olmalı insanın. Bunun için de daha çok oku, daha çok araştır. ''
***
Uludağ'ın havasından mı bilmiyorum ama sabah o kadar dinç uyanmıştım ki bunun için güne bir artıyla başladım diyebiliriz. Carlos'u biraz dışarı çıkarmıştım ama küçük olduğu için çok fazla kalmamıştık. Ardından ben kahvaltıyı hazırlarken o da benim etrafımda koşturup durmuştu.
Peynirli omleti yapmadan önce Alaz ve Cenk'i uyandırmaya karar verdim. Dün geceye dair hatırladığım son şey salonda oturuyor olmamızdı. Ama sabah üst kattaki oda da uyanmıştım. Oraya beni Alaz'ın götürdüğünü tahmin etmek zor değildi ama beni korkutan uykuya dalmak üzereyken bir şeyler saçmalayıp saçmalamadığımdı. Hayal meyal de olsa ben bir şeyler konuştuğumu hatırlıyordum. Derin bir nefes verdim. Umarım çok saçmalamamışımdır.
İlk Cenk'i uyandırmak benim için daha iyi bir seçenekti. Odasının kapısını belki uyanmıştır diyerek tıklattığımda "Gelebilirsin." diye seslenen Cenk'le şaşırarak kapıyı araladım.
Gülümseyerek bana döndü. Uyanmış hatta üzerini bile değişmişti. "Sen de erkencisin herhalde?"
"Havasından herhalde." diyerek yanıma geldi. "Hava demişken mutfaktan da güzel kokular geliyor bence."
"Bir bak bakalım."
Cenk sırıtıp bana göz kırparak yanımdan geçerken Alaz'ın kapısının önünde kıpırdanan Carlos'u da sevmeden geçmedi. Carlos onun peşinden giderdi ama şu an onun da derdi sahibini görmekti.
Alaz'ın kapısını tıklattığım da ses gelmeyince derin bir nefes aldım ve dün gece saçmalamışsam az saçmalamış olmayı dileyerek kapıyı açtım.
Sırtı kapıdan tarafa dönük bir şekilde uyuyordu. Odaya girip ona doğru yürüdüm ve uyuyan yüzü o kadar güzeldi ki... Sol kolunu büküp yastığın altına koymuştu ve hafif aralık dudaklarıyla çok tatlı bir görüntü çiziyordu. Sanki sert ve yıkılmaz görüntüsünün arkasındaki Alaz bir tek uyurken ortaya çıkıyordu. Neler yaşamıştı acaba? Çektiği acılar aklıma gelince kalbim sıkıştı. Kardeşini, kendinden çok sevdiği Hazal'ı kaybetmişti. Nasıl oldu falan hiçbir şey bilmiyordum. Bir gerçek vardı ki onun canından can giderken ben yanında olamamıştım.
Canı çok yanmıştı ama ben onun sesini duymamıştım.
Çok şey merak ediyor ve her seferinde 'Artık seni hiç bırakmayacağım.' demek istiyordum ama her şeyin bir zamanı vardı. Nasıl ki Alaz beni şimdiye kadar bir şeyler anlatmam konusunda zorlamamıştı ben de üzerine gitmeyecektim. Ben bundan sonra hep onun yanında olacaktım.
Başımı sallayarak gözlerimi çekip düşüncelerden sıyrılırken Alaz'ı incelemeyi bıraktım. Ona biraz daha yaklaşıp omzundan sarstım hafifçe. "Alaz."
Aynı şekilde uyumaya devam ederken biraz daha sert sarstım "Alaz." Diye seslendim ama mırıltılar çıkarıp devam etti uyumaya. Nasıl uyanırdı acaba? Yüzüne biraz su serpsem kesin uyanırdı. Odada göz gezdirirken Carlos'un heyecanla ayaklarımın yanından Alaz'a baktığını gördüm. Carlos onu uyandırmakta eminim ki benden daha başarılıdır. Carlos'u kucağıma almak için eğilecektim ki bileğimden tutulup üzerine doğru çekilmem bir oldu. Gözlerim kocaman olurken ellerimi son anda, sırt üstü dönen Alaz'ın başının hizasında iki yana koyarak durabildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)
Teen Fiction*** Alıntı *** "S-Simal..." derken kollarımın arasından yere kayarken bende onunla birlikte yere oturup onu kendime çektim. Yüzü acıyla buruşurken sırtındaki elimde hissettiğim ıslaklıkla elime bulaşan Simal'in kanına baktım şaşkınlıkla. "a-ağ-ağla...