Ertekinler adına hareketli ve sonunun nerelere varacağı belirsiz bir gece yaşanıyordu. Orhan'ın nelere sebebiyet verebileceğini düşünmeden kırdığı talihsiz pot Firuze'nin el koymasıyla bir nebze olsun toparlanmıştı ancak Orhan konunun kapanmış olmasının rehavetine kapılmamalı ve çenesine hakim olmayı bir an önce öğrenmeliydi yoksa Hasret'in alınacağı nice sözler söyleme ihtimali çok yüksekti. Neyse ki şimdilik her şey yolunda görünüyordu. Birlikte sofrayı hazırlamış sohbet ede ede yemeklerini yemeye başlamışlardı. Ama diğer kardeşler öyle miydi? Maalesef değillerdi. Ne Can'da ne Fikret'te ne de Mert'te henüz o rahatlıktan eser yoktu.
Mert'in durumu ağabeylerine oranla biraz daha hafif kalıyordu ama yine de bara kendisini dinlemesi için zor bela davet ettiği Simge Buse'nin ortama arkadaşlarının yanı sıra daha önce Mert'in hiç görmediği oldukça yakışıklı bir gençle gelmesi onun adına işleri biraz sıkıntıya sokmuştu. Kendisi sahnede çalarken ikisinin masada gülüp eğlenmesi ve gruptan şarkı isteklerinde bulunması sinirine dokunuyordu haliyle. Bunları görüp bunlara katlanmak zorunda kalmak için mi çağırmıştı bu kızı buraya? Böyle sürerse bu pürneşe zibidi yüzünden geceyi vukuatsız kapatamayacağa benziyordu çünkü şimdiden alnının ortası kaşınmaya başlamıştı. Bir daha kimseye kafa atmam demişti ama duruma göre kuralları esnetecekti artık.
Can ise Canan'ın evinin önüne gelmişti ancak her zaman yaptığı gibi yukarıya çıkıp ailesine nezaketen iyi akşamlar dileyerek kızlarını evden almamıştı. Bunun yerine ilk defa araçta bekleyip "Ben geldim Canan arabada bekliyorum. Hazır olunca inersin" yazılı bir mesaj göndermişti nişanlısına. Belli ki bir şeyleri söyleyerek değil yaşatarak anlatmaya çalışıyordu. Ona göre Canan başka türlüsünü anlamaya niyetli olmayacaktı çünkü.
Mesaj ilgili yere doğru yola çıkarken Canan'da o sırada çıkmak için hazırlıklarını tamamlıyordu. Makyajının son rötuşlarını hallederken annesinin odaya girip "Ne kadar güzel olmuşsun kızım" dediğini işitir işitmez gülümseyerek doğrulmuş ve o anda da telefonuna mesaj gelmişti.
Yatağın üzerinden telefonu alıp annesine "Bu akşam için özendim biraz" derken mesajı okumasıyla da o hoş gülüşü yavaş yavaş yüzünden silinmeye başlamıştı. Can'ın kapıya kadar gelmişken yukarıya çıkmayışını garipsemişti doğrusu. Halbuki hiç böyle yapmazdı. Ya bir çiçek ya da pastaneden aldığı şık bir paketle gelir aile ile salonda sohbet ettikten sonra da Canan hazır olduğunu söyleyince izin isteyerek birlikte çıkarlardı. Bu defa ne değişmişti anlamamıştı gerçekten.
Canan gelen soğuk mesaj sebebiyle kaşlarını çatarken annesinin "Ne oldu kızım?" dediğini duymuş sonra da telefonu çantasına atıp gergin bir halde "Ben çıkıyorum" demişti. Tabii böyle yapması da annesini iyice merak ettirmişti. Az önce gülerken şimdi ne oldu da keyfi kaçtı diye düşünüyordu kadın.
"Ne oluyor Canan kimdi o?"
Annesinin sorusuyla olduğu yerde kalan Canan önce hiddetle "Damadın!" dese de hemen ardından ses tonu gibi tavrını da yumuşatarak "Yani Can gelmiş de hazır olunca aşağıya inersin diyor" dedi. Bu ani değişimi annesinin dikkatinden kaçmamıştı elbet. Ayrıca o da aynı kızı gibi Can'ın gelmişken yanlarına uğramamasını biraz garipsemişti.
Kızının halini beğenmediğinden dolayı da Can ile ilgili sitem edeyim derken bilmeden yangına körükle giderek "Niye yukarıya gelmemiş de seni aşağıya çağırıyor? Nikaha sayılı günler kaldı nasılsa alan razı veren razı diye artık babanla beni umursamamalar mı başladı? Ailen olarak sayılmıyor muyuz artık kızım?" deyiverdi. Ee! Bir şeyi kırk kere yap bir kere yapma böyle laf söz olur işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...