49. Bölüm : Ben dayımın neye bozulduğunu biliyorum

7.2K 561 109
                                    

Lunaparkın ardından Talha'nın isteği doğrultusunda hamburger yemeğe gitmişler sonra da bulundukları alışveriş merkezinin önünde çocuklara özel hazırlanan gösteriyi izlemişlerdi.


Çizgi film karakterlerine bürünüp çocukları eğlendiren gençler Talha'nın gözlerini hiç olmadığı kadar parlatmıştı. Artık onun da heyecanla anlatacağı bir anısı oluşmuştu çünkü bugüne bugün Tinkerbell Scooby-Doo ve Tweety ile hoplayıp zıplayıp dans etmişliği vardı.


Epey de eğlenmişlerdi ama artık eve dönme vaktiydi. Neyse ki ufaklığın yürümekten bacakları ağrımıştı da itiraz etmeden eve dönmeyi kabul etmişti.


Hep beraber evin önüne geldiklerinde Orhan bahçeye şöyle bir bakıp sonra da Hasret'e dönerek "Siz Talha ile önden gidin ben de birazdan gelirim" dedi. Hasret neden şimdi gelmediğini merak etmişti ama yine de sorgulamadan "Peki olur" dedikten sonra Talha'nın elini tutarak kapıya doğru yürümeye başlamıştı.


Orhan bahçedeki oturma bölümüne doğru yürürken onu gözleriyle takip eden Hasret'te acaba canını sıkacak bir şey mi oldu diye düşünüyordu. Lunaparktan ayrıldıklarından beri biraz sessizdi çünkü...


O sırada kapı açılmış ve Firuze gözlerini kocaman açarak "Aa! Ne yaptınız el kadar çocuğuma?" diyerek onları içeriye almıştı. Valla ne yaptıysa çocuğu kendi kendisine yapmıştı. Şekil şemalin mimarı Talha Bey'den başkası değildi.


Firuze'nin bunu demesinin ve Talha'ya bakıp bakıp gülmesinin bir sebebi vardı tabii. Talha şu an üzerinde tuttuğu takımın forması elinde ucuna sarı araba bağlanmış kırmızı balonu sadece gözlerini kapatan bir Batman maskesi ve kıvırcık saçlarının arasından çıkan Mickey Mouse kulakları ile annesine mutlu bir şekilde gülümsüyordu. Bu kadar kel alaka şeyi bir araya getirebilmek ayrı bir meziyet olsa gerekti.


"Talhacığım bu hale gelecek kadar ne yaşadın oğlum sen? Hadi söyle bana tatlım"

"Çok eğlendim anne! Yarın okula da böyle gidebilir miyim? Arkadaşlarım da görsün istiyorum. Onlara dayımlarla neler yaptığımı göstererek anlatacağım"

"Seni okula böyle bırakırsam öğretmenlerin kırmızı alarma geçer Talhacığım. Yani olmaz bir tanem. Orhan nerede Hasret yoksa arabayı mı park ediyor?"

"Yok biz arabayı almadan gittik. Orhan da siz önden gidin ben de birazdan gelirim deyip bahçeye geçti"

"Niye böyle dedi ki yoksa canı mı sıkkın?"

"Bilmem ama öyle gibi sanki"

"Bir şey sormadın mı?"

"Yani bilmem gereken bir şey olsa söylerdi diye düşündüm"

"Hasretciğim erkekler öyle kendi kendilerine pek bir şey söylemezler. Sen gidip didikleyeceksin sorup soruşturacaksın ki dökülsünler"


Hasret bu dediğini düşünürken onları dinleyen Talha da ayakkabılarının düğümlenen bağını çözmeye çalışan annesinin omuzlarını tutup "Ben dayımın neye bozulduğunu biliyorum" dedi. Eyvah! Ufaklık birazdan dayısını çok zor bir durumda bırakacağa benziyordu.


Bunu demesiyle Hasret'in de Firuze'nin de bakışları Talha'ya dönmüştü. Annesi ayakkabının bağını çözmeye ara verip merakla dayısının neye bozulduğunu sorunca Talha da gözlerini ikisinin arasında gezdirip sır verir gibi de elleriyle ağzını kapatarak "Hasret yengemi kıskandı çünkü" dedi. Ooo! Bir eyvah da buraya gelsin bakalım!

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin