35.Bölüm : Sen çok şanslı bir adamsın dayı!

9K 631 112
                                    

Neyhan Hanım duyduklarından sonra derin bir sessizliğe bürünmüştü. Bu çocuklar ne yapıyordu böyle? Oğlunun Hasret'in yanında mutlu gözüktüğü anları düşünüyor az önce kulaklarına çalınanları düşünüyor bir karara varmaya çalışıyordu. Evlilik bu canım! Ha deyince başlayıp ha deyince hadi bitirelim dediğin çocuk oyunu mu bu?


Kafasında kırk tilki dolanan Neyhan Hanım hiçbir şey söyleyemeden kızına kendisiyle gelmesini işaret edip aşağıya inerken Firuze'de aynı annesi gibi duyduklarının şaşkınlığını yaşayarak peşinden gitti. Gerçekten doğru mu işitmişlerdi? Orhan ve Hasret anlaşmalı bir evlilik yapıp sonra da bu evliliğe biçtikleri ömür sona erince gidip resmen boşanacaklar mıydı? Ama nasıl olabilirdi bu?


Firuze annesinin ardından çalışma odasına geçip hemen konuya girerek "Bu duyduklarım bana mümkün değil gibi geliyor. Ben ikisini baş başa olduklarında da gördüm. Onlar bahçede oturuyorlardı ben de mutfaktaydım. Hasret Orhan'ın omzuna başını koymuş kardeşimde o da gayet mutlu bir şekilde gülümseyip sarılarak sohbet ediyorlardı. Aralarında sadece anlaşmadan kaynaklı bir durum olsa neden birbirlerine böyle yakın davransınlar ki?" dediğinde tuhaftır ki Neyhan Hanım'dan herhangi bir cevap gelmemişti.


Firuze annesinin düşünceli ama sessiz hali karşısında odanın içinde bir o yana bir bu yana gidip "Ne olacak şimdi anne gidip Orhan ile konuşacak mıyız? Baksana evlenip sonra da boşanacağız diyorlar. Gidip bunu yapmalarına neden olan sorunun ne olduğunu öğrenip başka bir çözüm yolu mu önersek acaba?" deyince Neyhan Hanım da o kadar sustuktan sonra tekli koltuğa oturup gayet net bir şekilde "Yok yok... Boşanma falan olmayacak" dedi. Firuze'nin yanlış mı duydum der gibi bakan kuşkucu bakışları yavaşça annesine doğru dönmüştü. Neyhan Hanım gerçekten ciddi görünüyordu.


"Nasıl olmayacak anne? Baksana aralarında öyle anlaşmışlar"


Neyhan Hanım yine sessizdi çünkü oğluyla Hasret'in birbirlerine karşı olan hâl ve tavırlarını düşünüyordu. Açıkçası bir anne olarak gördüklerinden de çok memnundu. Oğlu iyi mi değil mi rahat mı huzursuz mu diye kızın üzerine titriyor yanında da mutlu güler yüzlü görünüyordu. Hasret deseniz hem oğluna hem kendilerine karşı son derece saygılı kibar nerede ne yapacağını ne söyleyeceğini bilen tam da Orhan'ın yanına yakışacak tarzda bir kızdı. Birbirlerine her manada değer veriyor gibi bir halleri de vardı. Ee! Ev ahalisi de hemen sevmiş benimsemişti Hasret'i... Of! Bu kadar olumlu şey ortada kol gezerken nereden çıkmıştı şimdi boşanma lafları falan!


Neyhan Hanım aklından bunları geçirirken bir yandan da "Aralarında bir şey var ya da yok orasını bilmem ama bu kız iyi geldi benim oğluma. Hissediyorum ben iyi gelmeye de devam edecek. Sen de fark etmişsindir herhalde kardeşinin yüzü daha bir güler oldu. Eskiden evde var mı yok mu varlığı bile zar zor belli oluyordu ama şimdi öyle mi? Canlandı. Neşesi bile yerine geldi yavrumun. Belli ki Hasret'i kendisine yakın da görüyor yoksa Zeynep'i anlatır mıydı hiç? Annesiyle babasıyla hatta kardeşleriyle bile konuşmak istemezken lafını bile üstü kapalı bir şekilde geçirirken neden onunla bu kadar rahat konuşabiliyor peki?" deyince Firuze annesine hak verip "Benim de kafamı en çok kurcalayan o oldu. Babam haklı olabilir mi anne yani Orhan farkında değil ama aslında Hasret'te kendisini görüyor olabilir mi? Belki de o yüzden yanında bu kadar rahat olabiliyor ya da ondan onu bu kadar fazla önemsiyor. Acaba Zeynep'e karşı olan sadakati bunu görmesine engel mi oluyor?" dedi.


"Tamam sadakat çok güzel bir şey ama üç yıl oldu dördüncüden de gün aldı be evladım! Gencecik adam Zeynep ile birlikte diri diri girdi o mezara yeter artık. Üzülüp kendini perişan ettikçe kızın ruhu da bir türlü huzura eremiyor bari kendisini bıraksın onu düşünsün"

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin