80.Bölüm : Mert'in ipiyle kuyuya inilir mi? Tabii ki inilmez!

6.2K 471 138
                                    

Mert'in telaşı ve susmak bilmeden konuşması sebebiyle evden apar topar hatta paldır küldür çıkıp nihayet arabaya geçebilmişlerdi. Tahmin edileceği üzere okula doğru giderken Mert sürekli Simge Buse'den bahsedip Hasret'ten de yeniden bir araya gelebilmeleri için yardım istiyordu. Hasret ne gibi bir yardımı dokunur bilememişti ama yine de elinden gelen bir şey olursa yapabileceğini söylemeden de edememişti. Madem çocuk gerçekten seviyor o zaman ona destek olmak gerek diye düşünüyordu çünkü.


Kendi aralarında sohbet ederken bir süre sonra telefona gelen mesajın sesi duyulmuştu. Hasret yeni telefonuna henüz alışamadığı için bu sesin Mert'in telefonundan geldiğini sanıp hiç istifini bozmamıştı tabii. O sakince durup telefonuna bakmayınca Mert bunun nedenini merak edip "Yenge sana mesaj geldi galiba bakmayacak mısın?" diye sordu. Ağabeyi evden çıkmadan önce telefonlarını duyabilecekleri yerde tutmaları için o kadar çok tembihlemişti ki şimdi Hasret'in gelen mesajı duymazdan gelmesini şaşkınlıkla karşılıyordu. Halbuki böyle bir durumda çaldığı anda açar diye düşünmüştü. Hatta telefonunu elinden bırakmayacağı gibi gözünü ekrandan ayırmayacağını da...


Mert'in sorusuyla sesin kendi telefonundan geldiğini anlayan Hasret hemen baktığını söyleyip arka koltukta duran çantasına uzandı ve içinden telefonunu alıp yeniden önüne döndü. Mesaj Orhan'dan geliyordu. Hasret gülümseyerek gelen mesajı okurken bir yandan da Mert'e "Siz Simge Buse ile neden kavgalıydınız ki?" diye sordu ama Orhan'ın gönderdiği mesajda "Nerelerdesiniz Hasret? Bu arada dükkana tanıdık bir usta gönderdim bir baksın da eksik kusur varsa onları tamamlayalım. Duvarlardaki boyalar eski gibiydi badana da yaptıralım diyorum ne dersin? Sen renk düşün sonra ustaya söyleriz hemen başlar. Siz ne yaptınız okula vardınız mı?" yazması dalmasına ve bu yüzden de Mert'in cevabını kaçırmasına neden oldu. Mesajın başında ve sonunda ne halde olduklarını öğrenmeye çalışması Hasret'i gülümsetmişti. Evlendiler evleneli Orhan'ı ilk kez böyle görüyordu.


Mert Simge Buse ile en son neden tartıştıklarını tüm detaylarıyla anlatırken Hasret Orhan'a cevap yazıyordu ama tam o anda Mert'in "Hâl böyle olunca Salih dayı da ne yapsın değil mi? Adam işinin bittiğini düşünüp çekip gitmiş oturup bizi izleyecek hali yok ya!" dediğini duyup ona bakarak "Hangi Salih dayı?" diye sordu. Mert ona olay gününü bilmiyor musun der gibi bakıp "Baban olan Salih dayı... Siz nikah günü alırken ben de dayıyı oyaladım ya unuttun mu?" deyince Hasret bakışlarını yavaşça çekip "Sen Simge Buse ile benim yüzümden mi kavga etmiş oldun yani?" dedi. Mert'in bakışları o günü düşünürken şekilden şekle girmişti. Durum pek öyle değildi çünkü.


"Yok be yenge! O senin yüzünden değil tamamen benim yüzümden oldu"

"İyi de bize zaman kazandırmak için babamı oyalamak zorunda kalmasaydın Simge Buse ile aranız bozulmayacaktı"

"Aslında daha çok yeniden sevgili olalım mı diyeceğime yanlışlıkla kıza evlenme teklif etmiş olmasaydım aramız bozulmayacaktı. O kısımda ağır saçmaladım çünkü kız dilimin sürçtüğünü ve düzeltme yoluna gitmek yerine yekten salıp battı balık yan gider yaptığımı direkt anlamış"

"Olsun yine de orada olmana ve bunları yaşamanıza neden olan bendim"

"Kendini suçlu hissetme çünkü..."

"Bunu telafi etmek ve Simge Buse ile aranızı düzeltmek için elimden gelenin de fazlasını yapacağım merak etme"


Hasret böyle deyince Mert'in de söylediği işine gelmiş ve az önceki lafını afiyetle yutup bir anda yön değiştirerek "O zaman hisset! Yani şey... İçin öyle rahat edecekse öyle yap anlamında demek istiyorum. Büyük ihtimalle biz Simge Buse ile bir araya gelince senin de o içini içini kemiren suçluluk hissin hemen kaybolacak. Bu hissin bize bağlı olması enteresan oldu ama yine de elimden gelenin fazlasını yaparım diyorsun az önce öyle dedin çünkü duydum ben o yüzden benim içimde de bir umut ışığı yandı. Melek kalpli yengem inanıyorum ki bugün benim için taşı sıkıp suyunu çıkaracak ve bizi bir araya getirmeden içi rahat etmeyecek" deyiverdi. Hasret taşı sıkıp suyunu çıkarabilir miydi bilinmez ama Mert'in mevzunun suyunu çıkardığı kesindi.

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin