"Benim almam gereken bazı şeyler var. Hemen dönerim"
Orhan alışveriş merkezinin önüne çektiği arabasından çıkarken Salih'in onu durdurup "Birkaç şişe aslan sütü kap da akşama baba oğul karşılıklı lüpletip iki lafın belini kıralım" demesi arka koltukta oturan Hasret'in utançtan yerin dibine girmesine neden olmuştu. Adamın isteği ayrı saçmalık onca yaşanan şeyden sonra Orhan ile kendisini baba oğul yerine koyması ayrı saçmalıktı.
Orhan kızsa da Salih'in söylediğini duymamış gibi davranıp arka koltuğa bakarak "Senin istediğin bir şey var mı Hasret?" diye sordu. O anlar da başını eğerek ellerini ovuşturan Hasret Orhan'ın yüzüne bakamadan sadece "Hayır yok teşekkür ederim" diyebildi. Orhan babası her konuştuğunda Hasret'in gerildiğini hissedebiliyordu ve onun bu yüzden kendisini kötü hissetmesi de canını fazlasıyla sıkıyordu. Bunu uygun bir zamanda onunla konuşmalı ve kendi kontrolünde olmayan şeyler için suçluluk hissetmesini engellemeliydi.
Orhan aldığı cevabın ardından "Ben hemen dönerim" diyerek aracın kapısını kapatırken Hasret'in bakışları da o anla birlikte ona doğru kaymıştı. Gidişini izlerken ister istemez yüzünde bir tebessüm oluşuyordu. Babasının yanında ilk defa kendisini güvende hissettiren bu adam hayatına nasıl girmişti aklı almıyordu ama Orhan'ın varlığının Hasret'e çok iyi geldiği bir gerçekti.
O uzaklaşan Orhan'ı düşünceli gözlerle izlerken babası da ön koltuktan arkaya doğru bakıp "Adam istediğin bir şey var mı diye soruyor ne diye hayır yok diyon kız! Ev tam takır kuru bakır azcık dolabı donattıraydın fena mı olurdu?" dedikten sonra Hasret'in bıkkın bir halde sessiz kalmasıyla da sözlerine "Bana bak bana! Yakında kocan olcak bu adam öyle her sorduğunda yok demeycen. Sorduğu anda vercen eline listeyi alıp gelcek hepsini anladın mı? Ben zaten sana eksiği gediği yazar veririm bir ara. Gül gibi kız veriyoz azcık açsın kesenin ağzını" diyerek devam etti.
Bu sözlerden sonra Hasret içten içe bu evlilik kararıyla ilgili doğru yapıp yapmadıklarını sorgulamaya başlamıştı. Orhan'ın kendisini kurtarırken Salih gibi bir belaya bulaşması ne derece doğruydu bilmiyordu. Hem bugün ailesine ve yaşantısına da az çok vakıf olmuştu. Salih gibi bir adamı o ailenin karşısına dünür diye çıkarmak akıl kârı değil gibiydi.
•●●·٠•●●•٠·˙
Hasret'in bu düşüncelerinden habersiz olan Orhan alması gereken şeyleri hızlıca alıp alışveriş merkezinden dışarıya çıkmıştı. Onu eli kolu dolu halde görünce Salih'in de keyfi iyice yerine gelmişti tabii. Nasıl gelmesin ki? Belli ki akşama ziyafet vardı.
Salih gördüğü manzaraya karşı gevrek gevrek gülüp "Vay vay vaay! İyi ki seni o Sadi'nin kıytırık oğluna vermemişim bu Ertekinler daha yağlı kapı çıktı" dedikten sonra torbaları yerleştirmek için bagajı açan Orhan'a da şöyle bir bakıp "Damadın hası da böyle olur işte! Bak istediğim bir şey yok dedin alışveriş merkezini yığdı önüne. Bir de var desen tapusunu üzerine yapcak herhalde" dedi. Hasret'in oturduğu yerde kemikleri birbirine girerken Orhan da bu sözleri duysa da duymazlıktan gelmeye çalışıyordu. Şu nikah bir kıyılsın kızı bir çekip alsın bu adamın da dili kesilirdi elbet.
Orhan sadece küçük torbayı yanına alıp kapıyı açarak araca geçmişti. Kapısını kapattıktan sonra da elindeki torbayı Hasret'e "İlaçlarını da aldım hemen bu akşam kullanmaya başlarsın. Aksatma olur mu?" diyerek uzattı. İlaçları mı? Orhan doktorun verdiği reçeteyi görmüş müydü ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...