"Bu kıza neden bu kadar yardım etmek istediğimi anladın mı şimdi?"
Fikret gördüklerinden sonra elini sakallarının üzerinde gergince gezdirirken Orhan'da bir gözü evde olarak sözüne devam edip "Senin bu az önce gördüklerin hiçbir şey değildi. Bir de kıza dükkanın önünde yaptığı muameleyi görseydin inan bana benden önce sen koşardın yardım etmeye" dedi. Haklıydı. Orhan ve kardeşleri ailelerinden sadece sevgi ve saygı görmüştü. Onların evinde kavga nedir bilinmezdi. Aralarında anlaşmazlık bile çıksa bunu sakince konuşarak hallederlerdi. Bu yüzden de bu karşılaştıkları şiddet onlara çok yabancı ve kabul edilemez gelmişti.
"Babasında vicdan denen bir şey yok. Hasret'i kızı gibi değil kölesi gibi tutuyor yanında! Kızın bu evliliğe onay verdiğini de düşünmüyorum. O adam kızının düşüncelerini umursayacak biri değil. Kim bilir neyin ya da nelerin karşılığında razı geldi bu evliliğe!"
Fikret bir yandan kardeşini dinliyor bir yandan da gerçekten bu kız için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyordu ama etkili bir çözüm bulamıyordu. İki kardeş kafa kafaya vermiş düşünürken Hasret onların dışarıda beklediğinden habersiz salonun bir köşesinde sessizce oturuyordu. Babası gözünün önünde durmasını söylediği için de yerinden milim bile kıpırdayamıyordu.
Salih ise dünürler geleceği için bugün ağzına bir damla içki koymamıştı ve bunun sinirini de üzerinde taşıyordu. Bu yüzden de Hasret'in kendisine göz ucuyla bakıp sonra da bakışlarını hemen çekmesinin altında bir mana arayarak "Ne bakıyon kız öyle düşman gibi! Ne geçiyor o kıt aklından söyle de alam o iki gram aklını da!" diye bağırdı. Adamın ayık hali bir dert sarhoş hali ayrı dertti. Halbuki bazı insanlar ya içtiklerinde ya da içmediklerinde lanet biri oluyordu ama bu Salih her iki türlü de çekilecek gibi değildi.
Hasret korkulu gözlerle koltuğa sinerken Ayla Hanım salon kapısından girip "Gömleğin hazır Salih hadi misafirler gelmeden giy de gel" dedi. Annesi de tam zamanında gelmişti yoksa bu adam durduk yere yine kızı hırpalayacaktı. Adam Hasret'e ters ters bakarak ayağa kalktıktan sonra karısının elinden gömleği sertçe alarak "Doğuramadın bana aslan gibi bir erkek evlat! Yıllardır şu mıymıntı kızının beş karış suratını çeke çeke içim kurudu! Bir işe de yaradığı yok anca yük olsun insana" dedikten sonra içeriye gitti.
Ayla Hanım bir süre Salih'in ardından bakıp sonra da kapıyı sertçe çarpmasıyla Hasret'in yanına geldi. Elinden bir şey gelmese de kızının başını okşayıp "Duyma sen onu saçmalıyor işte" derken Orhan ile Fikret de dışarıda dokuz doğuruyordu. Pencereden kızı bir görseler dikkatini çekeceklerdi ama Hasret'in saçının teli bile görünmüyordu. Artık el mahkum kahve servisini bekleyeceklerdi. Hasret kahveleri yaparken Orhan bir yolunu bulup o mutfağın penceresine illa ki ulaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...