Hasret sabah çok erken bir saatte kalkmış ve Orhan'ın ailesinin evine götürmek için sessiz sedasız börek hazırlamıştı. Davetli oldukları bir yere boş elle gitmek ayıp olur diye düşünmüştü çünkü. O ılınan böreği dilimleyip özenle servis tabağına yerleştirirken annesi Ayla Hanım'da eşine kahvaltı için bir tabak hazırlamış onu masaya bırakıyordu. Şimdi uyanınca masada bir şey göremezse geri döndüklerinde söylenir durur konuştukça da sinirlenip başlarının etini yerdi. En iyisi her şeyini hazır edip masaya bırakmaktı yani.
"Hazırsanız çıkalım mı?"
Anne kız Orhan'ın sesini duyup kapıya doğru bakarak bir ağızdan "Hazırız" deyince Orhan da gülümseyerek "Babam ve ablam şirkete geçmeden önce evde olalım onlarla da tanışın istiyorum da bu acelem o yüzden" dedikten sonra masaya doğru bakıp Ayla Hanım'a "Bu arada börek mis gibi koktu. Ne zaman yaptınız? Hiç fark etmedim" dedi. Hasret utandığı için gözlerini kaçırarak yanından geçerken Orhan da istemsizce gözleriyle onu takip ediyordu.
"Sabah kalktığımda Hasret böreği çoktan açmaya başlamıştı. Bana da sadece o giyinip hazırlanırken pişirmek kaldı"
Orhan duyduğu şey üzerine epey şaşırmıştı. Bu kız hiç dur durak bilmez miydi? Bunca sıkıntının içinde hele ki ayağı bu haldeyken sabahın köründe nasıl uğraşmıştı bununla? Orhan bu düşünceler eşliğinde harıl harıl torba arayan Hasret'e yaklaşıp sessizce "Bu koca tepsi böreği sen mi açtın?" diye sorunca Hasret aramaya mola verip neden şaşırdın ki der gibi bakmaya başladı.
Öyle ya! Buralarda genci yaşlısı herkes bilirdi börek açmayı. Kızlar oklavayla merdaneyle daha küçücük yaşta tanışırdı. Bilmeyen ayıplanır mahallede dalga konusu olurdu. Orhan bu bakışın üzerine biraz düşünmüş sonra da "On parmağında on marifet var. Beni şaşırtıyorsun" deyip Hasret'in bakışlarını yeniden kaçırmasına neden olmuştu. Bu çekingen halleri Orhan'ın hoşuna gidiyor olmalı ki onu her seferinde tebessüm ettiriyordu.
Orhan her hareketini dikkatle izlediği Hasret'e bu ince düşüncesi için teşekkür eder gibi bakıp "Ellerine sağlık. Aslında giderken de bir şeyler alabilirdik neden zahmet ettin ki?" deyince Hasret'in utangaç bakışları yerini tedirginliğe bırakarak ona doğru dönmüştü. Bu sözlerin Hasret tarafından maksadının dışında anlaşılacağını tahmin edememiş olmalıydı.
Hasret yanlış bir şey mi yaptığını düşünürken aynı anda da "Zahmet değil de ayıp mı olur ailene? Yani böyle bir misafirliğe evde yapılmış börek götürmek... Aslında haklısın galiba güzel bir şeyler alıp şık bir paket yaptırmak lazımdı. Düşünemedim ki ben..." deyip ne yapalım der gibi annesine bakınca Orhan sözlerini hemen düzelterek "Hayır hayır! Sen beni tamamen yanlış anladın. Ben sadece ayağın bu haldeyken kendini yormasaydın demek istedim yoksa emin ol kardeşlerim bu börekleri gördüğü anda selam sabah vermeyi unutup ilk lokmayı alma yarışına girecektir. Annemi hiç söylemiyorum bile çünkü kendisi gibi maharetli olman onu daha da çok memnun edecektir" dedi. Hasret bu duyduklarından sonra rahatlamış ama biraz da şaşırmıştı. Ne yani Orhan'ın annesi de mi börek açıyordu? Yani evde çalışan yardımcılarına yaptırmıyor kendisi uğraşıyordu bu işlerle.
"Annen de yapar mı böyle şeyler?"
"Yapar tabii yapmaz mı? Bizim evde yemekler hep annemin elinden çıkar. Mantı günleri de meşhurdur. Ev ahalisi geniş olunca herkesi bir araya toplamak için ekstra özen gösteriyor tabii"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...