55.Bölüm : Eyvah ki ne eyvah!

6.9K 608 145
                                    

"Hııh! Üzerime meyve suyu mu damlamış benim? Damlamış tabii! Hasret ben lavaboya gidip hemen geliyorum"


Firuze elindeki içeceği masaya bırakırken Hasret'in "Benim yapabileceğim bir şey var mı Firuze abla? Seninle gelip yardım edebilirim istersen" demesiyle ona teşekkür edip "Yok canım ben hallederim. Sen Talha'ya göz kulak ol yeter" diyerek hızla oradan uzaklaştı.


Hasret ardından bakarken anlık bir şekilde onun olduğu yöne doğru bakan Serhan da masada tek kaldığını fark edip kısa bir an düşündü sonra da kendinden emin bir şekilde masasından ayrılıp Hasret'in yanına doğru yürümeye başladı. Maksadı bir önceki karşılaşmaları sebebiyle özür dilemesini gerektiren bir durum olup olmadığını öğrenmekti yoksa Hasret'in evli olduğunu bile bile onunla alakalı bambaşka şeyler amaçlamıyordu.


Serhan çekinerek yanına geldikten sonra Hasret'in bakışlarını takip edip "Firuze Hanım iyi mi?" diye sordu. Hasret onu duyar duymaz sesin geldiği yana doğru dönmüş ve yanında duran genç adamın kendisine baktığını görünce de "Üzerine meyve suyu damladı da onu çıkarmaya gitti" diyerek az önce Firuze'nin durduğu tarafa geçmişti.


Masada baş başa kalınca biraz huzursuz da olmamış değildi. Bakışlarını Talha'nın olduğu tarafa çevirip onu görmeye çalışırken aynı anlarda Serhan da lafa nasıl gireceğini bilemiyormuş gibi yanında adeta can çekişiyordu. Neyse ki bir süre tutukluk yaşadıktan sonra dile gelip "Aslında sizinle burada karşılaşmamız çok iyi oldu" demeyi başarmıştı. İyi de bu neden çok iyi olacakmış ki? Hem ne münasebet!


Hasret bunu duyduğunda önce söylediğinin ne manaya geldiğini düşünmüş sonra da işin içinden çıkamayıp dediğini sorgular bir hâl alan bakışlarını Serhan'a doğru çevirerek "Neden?" diye sormuştu. Hasret genel yapısı itibarıyla yumuşak huyluydu falan ama bu keskin ve net "Neden?" deyişleri insana kendisini hata yapmış da bir an önce açıklama yapmak zorundaymış gibi hissettirip panikletiyordu.


Serhan da Hasret'in bu "Topla elini ayağını!" hissi veren bakışlarıyla muhatap kalınca hiç uzatmadan hemen konuya girip "İlk karşılaşmamızda eşiniz beni sizin yanınızda görünce biraz yanlış anladı. O günden beri aranızda bir soruna sebebiyet verip vermediğim konusunda çok huzursuzum. Umarım benim yüzümden aranızda gerginlik yaşanmamıştır" dedi.


Aslında Orhan bayağı doğru anlamıştı da neyse ki Serhan evli olduğunu bilerek bir kadının peşinden gitmeye devam edebilecek yapıda biri değildi. Hatta bu yüzden de kendisini ciddi manada mahcup hissediyordu. Şimdi de yapılacak en iyi şey bu düşüncenin yok olmasıyla tarafların rahatlamasını sağlamaktı.


Hasret ilk anda ne münasebet dermiş gibi "Kendinize boşuna dert edinmişsiniz" dedikten sonra söyleyeceklerinden gayet emin bir şekilde sözüne devam edip "Siz Orhan ile benim aramda herhangi bir soruna sebebiyet verebilecek biri değilsiniz ki. Hem bizim birbirimize olan güvenimiz tam böyle ufak tefek şeylerin de o güveni yıkmaya gücü yetmez" dedi. Ah Hasret ah! Böyle başın dik konuşuyorsun da Orhan'ın tek bir fotoğraf karesine şalterlerinin atıp bütün işini gücünü bırakarak yana yakıla oraya geldiğinden habersizsin tabii.


"İnanın bunları duyduğuma çok sevindim"

"Dediğim gibi bizimle alakalı herhangi bir sorun yok. Siz de artık boşu boşuna üzmeyin kendinizi"

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin