"Bunu düşünmene ne sebep oldu?"
Hasret sebebini nasıl söyleyeceğini bir süre düşündükten sonra tam izah edecekken Salih'in "Ee! Hadi gelmiyonuz mu?" demesi duyuldu. Şimdi gitmeden de rahat vermezdi onlara. Hasret sesle birlikte arkasını dönüp babasının yanında endişeli gözlerle kendisine bakan annesini görünce Orhan'a "Sonra devam edelim olur mu?" deyip onun da onay vermesinin ardından annesinin yanına giderek Ayla Hanım'a sıkıca sarıldı.
Annesi de şaşkındı. Kızını sabah ne halde göndermişti o şimdi ne halde geri geliyordu. Kadıncağız sessiz sedasız "Baban doğru mu söylüyor Hasret? Razı gelmiş evlenmenize" derken Hasret'in "Doğru anne" demesine fırsat kalmadan Salih lafa atlayıp "Yeni yeni icatlar! Damadın yanında ayrılamayan ana kız imajı çizmeyin valla acıyıp bir vazgeçer görürsünüz sonra Hanya'yı da Konya'yı da!" deyiverdi. Orhan keşke Hasret'in ilaçlarını alırken kendisine de sakinleştirecek bir şeyler baksaydı. Bu adam çekilecek dert değildi gerçekten.
Hasret bu sözün üstüne hemen geri çekilip kenara geçmişti. O sırada bir şey söyleyip de bu adamla muhatap olmamaya çalışan Orhan ise torbaları tek eline toplayıp Salih'in "Damat nikaha kadar bizimle kalcak. Artık aile olcaz ya kayınbabasıyla kaynanasını daha yakinen tanımak istedi belli ki" demesiyle Ayla Hanım'ın elini öperek "Size de emrivaki yapmış gibi oldum kusura bakmayın ama bir süre böyle olması gerekiyordu" dedi. Ayla Hanım hem Orhan'ın hem de Hasret'in bakışlarından bu gerekliliğin Salih yüzünden olduğunu anlamıştı. Başka neden olurdu ki zaten? Ee! O da kaç yıllık kocasını tanıyordu tabii adam melek değildi maalesef ki...
Salih omzuna bir iki yumuşak vuruş yaptığı Orhan'a "Hadi geç buyur bakalım fakirhanemize gerçi senin alışık olduğun gibi lüküs değildir ama rahattır he!" dedikten sonra hep beraber içeriye girdiler. Bu adamın sustuğu bir an var mıydı yoksa illa zorla mı susturmak gerekiyordu acaba? Elinde torbalarla kalan Orhan da Hasret'e sokulup "Mutfak bu kapı mıydı?" diye sorduktan sonra onun yönlendirmesiyle torbaları bırakmaya gitti.
Salih kaşını gözünü oynatıp "Kızı da yanına al gidin bakın neler almış sonra da şöyle güzel bir sofra kurun. Kuş sütü bile eksik olmasın ha! Ensesi en kalınından damat ağırlıyoz burada çoluk çocuk değil" diyerek Ayla Hanım'ı içeriye göndermeye çalışırken Hasret çoktan Orhan'ın ardından gitmişti bile. Tabii babası gibi meraktan değildi bu gidiş...
Orhan elindeki torbaları masanın üzerine bırakırken onun aldıklarına çekinerek bakan Hasret'in "Zahmet edip bir sürü şey almışsınız. Ne lüzum vardı bu kadar masrafa girmeye?" demesine gayet hoş bir ifadeyle "Siz de beni bir hafta boyunca evinizde misafir edeceksiniz. Size zahmet mi vermiş olacağım? Yani eğer öyleyse..." diye cevap verince söylediğinden çok utanan Hasret'te hemen sözünü kesip telaşlı bir halde "Olur mu hiç! Estağfurullah başımızın üzerinde yeriniz var. Ben onu demek istememiştim" dedi. Onun bu masum halleri Orhan'ın yüzünü gülümsetmişti.
"O halde iki taraf açısından da zahmet edilen bir durum yok diyebilir miyiz? Hasret..."
"Siz öyle olsun diyorsanız diyebiliriz tabii"
"Bana adımla hitap edebilirsin"
"Efendim?"
"Herkesin gözünde haftaya evlenecek olan bir çiftiz ve sen hâlâ benimle sizli bizli konuşuyorsun. Bence artık bana adımla hitap etmeye başlayabilirsin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...