Nikahın ardından Orhan ile Hasret kutlamaları kabul etmiş ve Hasret gelini merak eden davetliler ile tanıştırılmıştı. Genel kanı çok yakıştıkları ve ömür boyu mutlu olmaları yönünde olup bunu da sık sık duyunca haliyle ne diyeceklerini şaşırıp sadece tebessüm edebilmişlerdi. Amin deseler bir dert demeseler ayrı dertti.
Neyse ki kutlama faslı davetli sayısının azlığı sebebiyle fazla uzun sürmemişti de rahat bir nefes alabilmişlerdi. Tabii oradan oraya çekiştirilmeleri de bitmiyordu. Onlar da durum buydu ama bahçenin bir kenarında toplanan üç kardeş kafa kafaya vermiş bugünkü can sıkan hadiseyi konuşuyordu.
Açıkçası Can kardeşine biraz bozuktu çünkü Nadir'in savurduğu çakının kendisine de geldiğini söylemeyen Fikret'e çok kızmıştı. Hatta yol boyunca da susmak bilmeden söylenip durmuş Mert bu fırçalarla epey eğlenirken Fikret'te oturduğu yerde fenalıklar geçirmişti.
İyi de ağabeyi haklıydı. Tamam üstünde durulmaya bile gerek olmayacak basit bir sıyrık olabilirdi ama yine de bunu karakolda öğrenmek onu çok kızdırmıştı. Ya daha ciddi hasarlar yaratabilecek bir darbe almış olsaydı ne olacaktı? Bir de siz gidin ben burada kalıyorum demişti kardeşlerine...
"Ağabey tamam olan oldu biten bitti bu mevzuyu kapatalım artık"
"Oğlum yaptıklarınıza yapacaklarınıza dikkat edin. Bak bu şaşkın da gitti başını sonunu düşünmeden adamın kafasına gitarı indirdi. Düşerken başını taşa vursa ortalık kan gölüne dönse ne olacaktı? Kurtaramazdık da bunu alırlardı içeriye!"
"Kesinlikle haklısın ben kendi adıma hatalı olduğumu kabul ediyorum"
Mert müzik geçişlerini ayarlayıp olduğu yerde ritme ayak uydururken bir yandan da lakayt bir şekilde "Ya amma uzattınız unutun gitsin bir şey olmadı işte! Hem benim yerime Nadir denen o hödüğü aldılar içeriye" deyince tam ağabeylerinden aynı anda şaplağı yemişti ki yanlarına gelip kıkır kıkır gülen Talha da Mert'e "Dayı bir kız geldi seni soruyor. Okuldan arkadaşınmış" deyiverdi. Hay aksi!
Elindeki kör göze parmak sokan yüzüğüyle Simge Buse'nin geldiğini anlayan Mert istemsizce "İşte şimdi..." derken ağabeylerinden gelen "Hooop!" uyarısıyla aniden susup "Ayvayı yedim diyecektim ama bu kadar kibar demeyecektim" dedikten sonra yüzünü ekşiterek yeğenine kızın nerede olduğunu sordu. Talha arkasını döner dönmez elini Simge Buse'ye doğru uzatıp "İşte orada!" dediğinde Mert'in karşısına da o an hiç beklemediği bir görüntü çıkmıştı. Bu ne be!
Acıyan ensesini tutarak Talha'nın gösterdiği yöne bakan Mert gelen kızı baştan aşağıya inceleyip çarpılmaktan beter bir hale gelirken Fikret'te gözlerini ikisinin arasında gezdirip kardeşine doğru eğilerek "Uğruna banka hesabımı boşalttığın kız o mu yoksa?" diye sordu. Çocuğun gördüğü güzellik karşısında dili tutuldu cevap veremiyor iyi mi! Yahu bu kız okulda saçını tepesinde alelade toplayıp kot gömlek tişört gezen salaş bir kız değil miydi? Gerçi o halde bile çok güzeldi ama bugün ne olmuştu ona öyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...