"Oğlum Hasret nerede?"
"Annesi bize poğaça getirmiş şimdi de bahçede konuşuyorlar"
"Aaa! Niye dışarıda konuşuyorlar oğlum içeriye gelseler ya"
"Teklif ettim ama evde bir sorun var herhalde Ayla Hanım kızıyla konuşup hemen gitmek istiyor"
"Sus Neyhan karışma diyorum ama dayanamıyorum. O adamdan âlâ sorun mu olur Orhan? Hasret ile annesini ne kadar sevdiysem o adamdan da bir o kadar hoşlanmadım"
"Bunu tahmin etmek zor değil"
"Hadi kız evlendi biraz da olsa kurtardı yakasını ama ya annesi... Ömür boyu çekilir mi o adam Allah aşkına yazık kadının da kızı gibi ağzı var dili yok. Kim bilir ne zulümler ediyor kadına musibet"
"Sen böyle düşünsen de yine de Hasret'e ailesiyle alakalı bir şey söyleme olur mu?"
"Yok oğlum Hasret konusunu açmadıkça ben ne diyeceğim kıza?"
"Öyle tabii de... Yine de hatırlatmış olayım dedim"
"Sen merak etme gönül kıracak hiçbir şey demem"
Orhan annesiyle konuşarak pencereden bakarken Hasret'in tek başına eve doğru geldiğini görmüştü. Üzgün olduğu kadar düşünceli de görünüyordu. Neyi olduğunu sorduğunda bir şey yok diyeceğinden de adının Orhan olduğu kadar emindi. Ama onu bu halde görüp de derdine derman olamama düşüncesi Orhan'ı hiçbir şey yapmadan eli kolu bağlı bir şekilde oturtacak gibi görünmüyordu. Onu üzen şeyin ne olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.
Hasret de annesinden bu kolyeyi almıştı ama şimdi bunu babasına verdiğinde adam bir sonraki sefere daha da fazlasını isteyecek hem kendisini hem de annesini zor durumda bırakacaktı. Babasının ayağını buradan nasıl kesebilirdi gerçekten bilemiyordu. Bir yandan da kendisinden umduğunu bulamazsa öfkesini annesinden çıkarır diye de korkuyordu. Normal bir adam değildi ki laftan sözden anlasın.
Orhan gözü kapıya doğru yaklaşan Hasret'te olarak "Anne ben Hasret'in annesini eve bırakayım hemen gelirim" dedikten sonra hızla antreye çıkıp ceketini aldı. Ayla Hanım'la konuşmak istediği için bu ona iyi bir fırsatmış gibi görünüyordu.
O sırada Hasret gelmişti. Orhan kapıyı açıp yüz yüze geldiklerinde Hasret'in nereye gittiğini sormasıyla "Anneni eve bırakayım gelirim. Siz kahvaltıya bensiz başlayın" dedi ama Hasret çıkamadan kolunu tutup "Annem gitti bile" dedi. Yok yok daha gidememiştir o Orhan onu yolda yakalardı.
Orhan arabayla arkasından yetişebileceğini söyleyip apar topar çıkarken Hasret de başka bir şey diyemeden olduğu yerde kalmıştı. Biraz da tedirgindi. Gerçi annesinin Orhan'a bir şey diyeceğini pek düşünmüyordu ama yine de Orhan'ın onun ağzından laf alabilme ihtimalini de göz ardı edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomansaOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...