"Geliyorum hazır mısın?"
Hasret seslendikten sonra banyonun kapısından başını uzatmış ve yatağın ucunda oturan Orhan'dan onay alır almaz da içeriye dönüp havluyu kurutma makinesiyle ısıtmaya başlamıştı.
İstenen sıcaklığa ulaşınca da atik davranmaya çalışıp koşturarak Orhan'ın yanına geldi ve iki ucundan tuttuğu havluyu başının üzerinden geçirerek boynuna yerleştirdi. Hasret havluyu düzeltip "Biraz dursun hemen fayda edecektir" derken farkında değildi ama o uzun ipek gibi saçları da Orhan'ın yüzüne çarpıp duruyordu.
Utanıp sıkılmasın diye Orhan bir şey de diyemiyordu ama bu temastan da rahatsız olmamış gibiydi. Hatta yüzüne gelen her saç darbesinden sonra hafifçe gülümseyip durumdan bihaber olan Hasret'e bakmayı da ihmal etmiyordu. Genç kızda o an havlunun Orhan'ın boynunda düzgün durmasıyla ilgilendiği için ne yazık ki bu hoş ve sempatik bakışları kaçırıyordu. Keşke farkına varabilseydi.
Orhan'ın havlu için teşekkür etmesinin ardından Hasret'te önemli olmadığını söyleyip iyi gelip gelmediğini sordu. Boynundaki tutukluğu geçirir miydi bilmiyordu ama bu sıcaklığın iyi geldiği açıktı. Orhan omuzlarını sıkarak "Gayet iyi" dediğinde Hasret'te ona "Sen dur ben yaparım" dedikten hemen sonra yatağa şöyle bir bakıp sonra da eteklerini toparlayarak dizlerinin üzerinde yatağa oturdu. O anlarda Orhan "Hiç gerek yok Hasret" derken bir yandan da arkasına geçen Hasret'e bakmak istemişti ama yok olmuyordu.
Başını çeviremeyip belinden güç alarak dönmek isteyince Hasret'te canının acıdığını düşünüp iki eliyle de omuzlarını tutarak "Gerek olmaz olur mu Orhan? Sen ani hareketler yapma yeter ben hallederim şimdi" dedi. Haklıydı. Şimdi bir de belini sakatlamaya gerek yoktu. Orhan önüne dönerken Hasret'te dikkatli bir şekilde omzunu ovmaya başlamıştı.
O narin ellerin bu kadar güçlü olması da Orhan'a enteresan gelmişti doğrusu. Gerçi bir kamyonet dolusu kasayı tek başına taşıyabilen bir kızın da güçsüz olması beklenemezdi. Hasret ovmaya devam ederken bir yandan da aralarındaki sessizliğin bozulması gerekiyordu tabii.
"Omzun da kaskatı olmuş soğuğu iyice çekmişsin"
"Şimdiden iyi geldi ama ellerine sağlık"
"Ara ara hep ovarım ben yeter ki düzelsin"
Orhan omzundaki ellere odaklanıp istemsizce tebessüm ederken Hasret'in "Akşam unutturma da yatmadan önce tuzlu limonsuyu sürelim" demesiyle aniden yüzündeki gülüşü silip şaşkınca bakarak "Nereye?" diye sordu. Nereye olacak canım balığın üzerine değil herhalde!
Hasret neden bu kadar şaşırdığını anlayamamıştı. Üşüten insana böyle yapılır herkes bilirdi bunu. Bilir de belli ki bu bilgi Orhan'a pek ulaşmamıştı. Çekingen bir tavırla "Sırtına..." deyip Orhan'dan da ses çıkmayınca bu sefer kendinden gayet emin bir şekilde "Sen güven bana çok iyi gelecek. Bir de sırtını sıcak tutacak bir bez bulduk mu sabaha hiçbir şeyin kalmaz" dedi. Nasıl yani? Hasret o salata sosuna benzer şeyi Orhan'ın sırtına mı sürecekmiş?
Orhan ne diyeceğini ilk anda bilemese de vardır herhalde bir bildiği diyerekten "İyi gelecek diyorsan sürelim bakalım. Annem sağ olsun onun sayesinde böyle konularda hanımlara sual olmayacağını öğrendim" demek durumunda kalmıştı. Bir yandan da sırta tuzlu limon sürme işi tuhaf gelmiyor değildi. Hasret'te bu fikri atmıştı ortaya ama acaba onu Orhan'ın sırtına nasıl süreceğini düşünmüş müydü? En ufak şeyden utanan biri olarak ellerini Orhan'ın sırtında nasıl gezdirecekti bu şimdilik merak konusuydu tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...