Onur hızlı adımlarla oradan uzaklaşırken yaşananlardan habersiz olan Orhan'da dükkanın önüne gelmişti. Aracını uygun bir yere park edip dükkana girdiğinde İrem'i ve Tanem'i de orada görünce ne yalan söylesin Hasret'i yalnız bırakmadıkları için memnun olmuştu.
Onları burada görmekten dolayı hoşnut olduğunu belli eden bir ifadeyle "Merhaba" deyip merakla da "Hasret içeride mi?" diye sorduğunda İrem'in cevap vermesine kalmadan Hasret arka taraftan çıkıp biraz da tedirgin bir tavırla "Gelmişsin" dedi. Aynı anlarda Orhan'da yerdeki toprakları fark ederek "Ne oldu burada? Her yer toprak olmuş. Çiçek mi devrildi?" deyip bakışlarını üçünün arasında gezdirmeye başladı. Kızlar olanları düşünürken ne diyeceklerini bilmemişlerdi. Bu durumu uygun şekilde anlatmak da Hasret'e düşecek gibiydi.
İrem arkadaşına kaş göz işareti yaparak "Biz artık kalkalım sonra yine görüşürüz" dediğinde Hasret ikisine de sohbet ve kek için teşekkür edip sıkıca sarıldı. Hasret kızları geçirirken Orhan da nazik tavırlarıyla ona eşlik edip kapıyı tutuyordu. Kızlar gider gitmez de Hasret lafı değiştirerek "Ee! Ustabaşı neden aramış seni?" diyerek yanından kıvrak bir manevra ile geçip yeri temizlemek için el süpürgesini almaya gitti.
"Şantiyede işe yeni başlayan bir genç var da görünmez bir kazaya sebep olmuş"
"Nasıl?"
"Kamyonla geri geri giderken diğer çalışanla lafa dalınca yazıhanenin duvarını indirmiş"
"Birine bir şey olmamış değil mi?"
"Yahya Usta içerideymiş o yüzden de çok kızgındı. Yanlarına gittiğimde ben çay getirmesini beklerken önüme duvar indirdi bu velet diye diye şantiyeyi inletiyordu. Neyse ki kimseye bir şey olmamış. Masasında değil de yazıhanenin diğer bölümünde olsaydı çok kötü bir tabloyla karşı karşıya kalabilirdik"
"Allah korumuş desene"
"Öyle olmuş gerçekten"
"Geçmiş olsun"
"Sağ ol"
Hasret üşümüş gibi görünmesi sebebiyle "Çay koyayım mı sana? İremler gelirken kek getirmiş hem poğaça da var" diye sorunca Orhan da iyi olacağını söyleyip onun elindeki süpürgeyi aldı ve yerde dağınık halde duran toprakları bir araya getirmeye başladı. İçeriye girerken bunun nasıl olduğunu sormuştu ama laf kaynayınca cevap alamamıştı. Bu yüzden de altında hiçbir şey aramadan gayet sıradan bir tavırla "Buraya ne oldu Hasret? Eğer çiçekler eline hasarlı bir şekilde ulaştıysa arayalım çiçekçiyi de bir çaresine bakalım" dedi.
Hasret sessiz kalmıştı çünkü o anlarda anlatırsa neler olur neler olmaz onu düşünüp kâr zarar hesabı yapıyordu. Orhan'ın beni duymadın mı dercesine "Hasret..." diye seslendiğini duyunca da ne olduysa her şeyi anlatmaya karar verip tabağı ve çayı da yanına alarak ön tarafa geçti.
Çayı ve tabağı bırakırken bir yandan Orhan'a bakıyor bir yandan da tedirgince "Bugün çiçek almaya gelenler oldu" diyordu. Orhan da devamının nasıl geleceğini bilmediğinden getirdikleri için teşekkür edip "Dükkanın açılmadan müşterileri çekmeye başladı demek. Çiçeklerin henüz satışa açılmadığını söylemişsindir herhalde" dedi.
"Söyledim de işe yaramadı"
"Nasıl yaramadı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...