Mekandan çıkarken Hasret hayretler içerisinde Orhan'a bakıp bir yandan da onunla aynı hızla yürümeye çalışıyordu. Bir anda ne olmuştu o da anlamamıştı. Hayır yani kızdı dese bağırıp çağırmıyor kızmadı dese normal Orhan haliyle bakmıyordu. Her zamankinden farklı olan bu Orhan'a nasıl yaklaşacağını da ne söylemesi gerektiğini de bilememişti.
Arabanın önüne geldiklerinde Orhan kapıları açarken Hasret ona endişeli bir halde bakmaya devam ediyordu. Onun bu halinin nedenini anlamak istediği için de aslında öyle düşünmese de sitemkar bir tavırla "Ben yanlış bir şey yaptım galiba" dedikten sonra Orhan'ın gözlerine bakmasıyla da sözüne devam edip "Ama her ne yaptıysam da bunu kötü bir niyetle yapmadım" dedi. Belli ki bu soğuk tavrı hak etmediğini düşünüyordu. Haklıydı da...
Ayrıca bunları söylerken gerçekten de kötü anlamda ne yapmış olabileceğiyle ilgili bir fikri yokmuş gibi görünüyordu. Hasret'e göre Talha'nın hışmına uğradığı için yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmeye çalışmıştı o kadar. Bu kişi Serhan olur ya da bir başkası olur fark etmezdi yani.
Orhan söylediklerini duysa da cevap verebilecek durumda değildi. Aslında daha çok ağzından ne çıkacağına güvenemiyor gibi bir hali vardı çünkü az önce Hasret'e karşı değişime uğrayan duygularında bir doz yükselişine şahit olmuştu. Yani olurda konu hakkında konuşmaya başlarsa bu konuşma beklenmedik bir itirafla sonlanabilir Orhan da kıskançlığının faturasını kendisine ağır bir şekilde ödetebilirdi.
Bu sebeptendir ki kısa bir süre Hasret'e baktıktan sonra konuyu kapatma yolunu seçmiş ve "Hadi gidelim artık" diyerek Hasret'i yanıtsız bırakmıştı. Bu bir sıkıntım var ama konuşmak istemiyorum demek oluyordu herhalde. İkisi de birbirlerine ne düşündüklerini bilemeden bakıp duruyordu. Açıkçası Hasret neden söylediği şeye karşılık nezaketen de olsa cevap vermediğini anlayamamıştı. Halbuki sen yanlış bir şey yapmadın diyebilir ya da bir sorun yok yanlış anlamışsın da diyebilirdi ama bunu yapmamıştı.
Hasret durgun bir halde düşünürken Orhan'ın bu dediğinin üstüne başka bir şey söyleme gereği duymamıştı. Orhan'ın konuşmak istemediği belliyken ne diyebilirdi ki zaten? Bu yüzden de suskun bir halde arabaya geçip oturduktan sonra gözü arabanın önünden dolaşan Orhan'da olarak kemerini bağladı ve onun şoför koltuğuna oturmasıyla da bakışlarını tam aksi yöne çevirip dışarıyı izlemeye başladı. Bunu yapınca Orhan'ın dikkatini çekmesi de kaçınılmaz olmuştu. Ne yani şimdi de tavır mı yapıyorlardı birbirlerine?
Orhan buruk bir halde arabayı mekanın önünden çekerken Hasret derin düşüncelere dalmıştı. Orhan'ın ilk andan itibaren Serhan ile ilgili olan konuşmalarını ve doğum gününde olanları düşünüyordu. Adama karşı daha tanımadan bir önyargı geliştirdiği ortadaydı. Adı bile geçse bunu olumsuz bir şey gibi algılıyordu. Bugün de şantiyede olması gerekirken haber bile vermeden yanlarına gelmiş bir de üstüne garip garip tavırlar takınmıştı. Ali'de öyleydi. Birbirlerini destekleyip Firuze ve Hasret'in anlayamayacağı dilden imalı imalı konuşup duruyorlardı. Aslında bunları düşünürken Hasret'in aklına Talha'nın daha önceden söylediği sözler de gelmiyor değildi.
Lunaparktan döndüklerinde Orhan bir süre dışarıda oturmuş Firuze de kardeşinin canının bir şeye mi sıkıldığını sormuştu ama asıl önemli olan şey Talha'nın "Ben dayımın neye bozulduğunu biliyorum" deyip hemen ardından da "Hasret yengemi kıskandı" demesiydi. Hasret bu konuşmayı düşünüyordu da doğru olabilir miydi acaba? Yani Orhan'ın bu halleri kendisini kıskandığından ötürü olabilir miydi? Hasret o an buna ihtimal vermemiş hatta mümkün bile olamayacağını düşünmüştü ama şimdi bu konuda kafası karışmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...