"Bunu yan masadan gönderdiler abla! Neyhan Sultan'ın selamları var siz tanırmışsınız kendisini"
Mert kaşı gözü oynaya oynaya oklavayla tuttuğu hamuru masaya sererken Firuze de yan gözle baktığı kardeşine takılıp "Ablacığım bu masaya böyle kuru kuruya mı gelir? Yok muydu şöyle alevli malevli artistik bir şeyler bir zevzeklik yapıyorsun bari tam yap" diyerek son hamuru kesmeye başlamıştı. Masadaki herkes iki kardeşin karşılıklı konuşmasını dinleyip gülüyordu.
"Bana git götür diyorlar götürüyorum al getir diyorlar getiriyorum öyle yanarlı dönerli işlere karışmam. Haa! Ama yok illa özel bir şeyler istiyorum diyorsanız da atın ortaya kişi başı birer yüzlük bütün evi bile yakarım"
"Mert ben şimdi yakacağım seni oğlum az kaldı! İşini yap ablanı da oyalama yersin terliği bir tarafına!"
"Tamam annem sustum"
"Of! Yine karıncalar gibi doluştunuz mutfağa kaç kadın bir mantıyı bitiremedik sizin yüzünüzden"
Masaya geçip otururken Mert'in bir gözü de ağabeylerinin üzerindeydi. Bu yüzden de imalı bir tavırla elini göğsüne vurup "Allah kurtarsın ağalar" dedikten sonra dayanamayıp onlara uyuz uyuz sırıtmaya başladı. Bak hem sustum diyor hem de hâlâ konuşuyor!
Can ve Orhan kaşınma der gibi bakıyordu ama bu bakışlar Mert'in sırıtışına engel olamıyordu. Sırıtırdı tabii çünkü hem Can hem de Orhan kızlar tarafından ellerine tutuşturulan mantıları kapamaya çalışıyordu. Rezalet!
"Can gösterdiğim gibi yapsana böyle çarşaf katlar gibi mantı mı kapatılır Allah aşkına? Bak Orhan öğrendi bile çatır çatır yapıyor"
Firuze'nin bu dediğinden sonra herkes şaşırarak Orhan'a bakmıştı. Gerçekten de önündeki mantıların Hasret'in yaptıklarından bir farkı yoktu. Her biri küçücük ve derli topluydu. Ama hiç övünmeye kalkmasın çünkü işin aslı astarı başkaydı. Bu konuda resmen al Can'ı vur Orhan'a durumu yaşanıyordu. Biri nişanlısıyla diğeri de karısıyla uğraşmaktan mantı yapımına odaklanıp doğru düzgün öğrenemiyorlardı ki.
Orhan oturduğu yerde çok biliyormuş gibi mantılarının üzerine un serperken Hasret onun foyasını çok geçmeden ortaya çıkarıp "Yok yok! Hiç öyle örnek göstermeyin çünkü Orhan da yapamıyor. Size belli etmeden bana veriyor onunkileri de ben kapatıyorum" diyerek gülmeye başladı. Bunu der demez Orhan'ın bakışları Hasret'e dönmüştü. Ama oldu mu şimdi! Eşler arasında kalması gereken şeyler böyle ortalığa saçılır mıydı hiç? Ne ayıp!
"Hasret sen de eşim ne güzel yapmış bana yardım ediyor diye övüneceğine neden yapamıyor diyorsun?"
"Ee! Yapamıyorsun ama... Hem yapamadığın gibi benim elimi de oyalıyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...