100.Bölüm : Teker teker gelin oğlum!

1.7K 168 124
                                    

Evin içinde sessizlik hakimdi. Hasret dönüş için hazırlanırken Orhan da evin sahibesine anahtarlarını teslim etmeye gitmişti. Kadıncağızın beli tutulunca gelememiş anahtarları saksının altına koyun bir ara eşimi yollarım gelir alır demişti ama Orhan'ın içine böylesi sinmemişti. Anahtarı eliyle teslim edip hem kendilerini evlerinde gibi hissettikleri için teşekkür edecekti hem de yaşlı insanlardı bir ihtiyaçları var mı diye soracaktı. Bir de sakarlık edip kırdığı tabağın izahı vardı elbet. Yeni aldıkları takımı görünce şaşırıp bu da nereden çıktı demesinler diye onun açıklamasını da yapacak buradan gönül rahatlığıyla ayrılacaklardı.


Orhan anahtarı teslim edip çok geçmeden eve geri dönmüştü. Kapıyı da çalıp bekliyordu ama Hasret duysa da ne hikmetse çok ağır hareket ediyordu. Neden böyle olmuştu bilinmez. Birkaç çalışın ardından da elindekilerle birlikte odadan çıkıp kapıya doğru ilerledi. Orhan da hemen açmayınca şaşırmıştı. Halbuki Hasret aman bekletmeyeyim der Orhan ona acele etmemesini söylese de her türlü işte tez canlı davranırdı.


Ancak gariplikler bununla da sınırlı kalmıyordu. Hasret kapıyı açtıktan sonra Orhan'ın "Hazır mısın hayatım?" demesine tek bir söz bile söylemeden direkt odaya geri dönmüştü. Yine seni muhatap almıyorum moduna mı girmişti o? Orhan ne düşüneceğini bilememişti doğrusu. Hayır yani sinirli ya da üzgün de görünmüyordu ki kendisini duymazdan gelmesine bir anlam kondurabilsin. Düşünceli bir halde kapıyı kapatıp içeriye geçtikten sonra da Hasret geri dönmüş ve elindeki kağıdı Orhan'ın alıp okumasını istermişçesine önüne bırakıp mutfaktan su almaya gitmişti. Neydi bu şimdi? Aynı evin içinde dip dibe dururken ergenler gibi yazışarak mı anlaşacaklardı?


Şüpheli durumlar söz konusu olunca Orhan haklı olarak yine mi topun ağzındayım hislerine kapılmıştı tabii. Bu hamilelik olayı başına epey bela olacağa benziyordu. Şimdi bir şey söylese farkında olmadan dediği herhangi bir şeyin Hasret tarafından cımbızla çekilişi ile iyice batırabilirdi sanki. İçten içe "Sus Orhan! Gözünü seveyim sabah sabah belanı arama" diyordu kendi kendisine. Eve bir an önce dönseler de annesinden ablasından biraz destek alsaydı bari yoksa Hasret'i anlaması biraz zor olacaktı.


Orhan bardağa su koyup içen Hasret'i izlerken bunun gayet farkında olan Hasret'te arkalarında bulaşık bırakmamak için bardağını elde yıkayıp kuruladıktan sonra yerine geri koymuştu. Arkasını dönüp Orhan'a doğru yaklaştıktan sonra da bakışlarıyla ona kağıdı işaret ederek "Oku oku! Korkma çok hoşuna gidecek bir şey" deyip yanından geçti ve arkasına bile bakmadan yatak odasına girdi. Onun gidişini izlerken Orhan'ın tek kaşı ortada neler döndüğünü anlayamamış gibi yukarıya doğru kalkmıştı.


Şaşkın bir halde masanın üzerindeki kağıdı eline alıp baktığında ise rahatlamış gibi yüzünde tatlı bir tebessüm belirmişti çünkü Hasret kağıda "Ben hazırım çıkabiliriz" yazıp yanına da pembe rujuyla öpücük izi bırakmıştı. Orhan yüzündeki gülüşle kağıdı ikiye katlayıp ceketinin iç cebine koyduktan sonra Hasret'in ardından gidip yatak odasının önüne geldi. Hasret geldiğini anlamıştı ama sadece omzunun ucundan bakar gibi yapıp sonra da çantasını toparlamaya devam etmişti. Arkası dönük olunca Orhan yüz ifadesini görememiş yanına giderek kolunu beline sarıp yanağına da omzunun yanından uzanarak bir öpücük bırakmıştı. Kağıda kondurduğu öpücüğün iade-i ziyaretiydi herhalde ama az beklesin o Hasret ona okkalı bir iade-i ziyaret edecekti. Hele bir Mert uyanıp yengesinin gönderdiği mesaja geri dönüş yapsın da kıyamet o zaman kopacaktı.

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin