42.Bölüm: Alasın bir çiçekte sevindiresin sevdiceğini...

8.2K 584 216
                                    

Kardeşlerinin kendilerine tatlı tatlı sürprizler hazırladığını öğrenen Orhan düşüncelere dalmış ve o sırada da tek kelime etmeden gayri ihtiyari bir şekilde Hasret'in elini tutup oradan çıkmıştı.


Hasret'te bir sessizce yürüyen Orhan'a bir de kenetlenmiş halde duran ellerine bakıp onunla aynı hızda yürümeye çalışıyordu. Ancak daha birkaç adım atmışlardı ki Hasret korkuyla Orhan'ın eline asılıp geri geri gitmeye başlamış ve Orhan'ın ne olduğunu anlamak için kendisine bakmasıyla da "O da burada Orhan!" demişti.


Bunu duyunca Orhan'ın aklından saniyeler içinde bir sürü şey geçmişti. Bu kadar korkup o da burada dediğine göre Nadir bile peşlerine takılmış olabilirdi. Bu yüzden de "Kim burada?" der demez bir yandan Hasret'i arkasına almış bir yandan da onun korku dolu gözlerle baktığı yöne dönmüştü. Ama o da ne?


Orhan gördüğü şey ile gülmeye başlayınca Hasret'te bozulup parmak uçlarında yükseldi ve omzunun üstünden ona bakarak "Niye gülüyorsun komik bir şey mi bu?" diye sordu. Komikti tabii. Bu sorunun cevabını Orhan yerine kendilerine tuhaf tuhaf bakıp tiz sesler çıkaran kaz verince Hasret olduğu yerde sıçrayıp korkudan yine Orhan'a sarılmış Orhan'da durumun komikliği sebebiyle gülmeye devam edip "Sanırım bize günaydın demeye çalışıyor" demişti. İlahi Orhan!


Kaz diyeceğini deyip günlük rutinini hiç bozmadan oradaki otlara yönelirken Hasret'te utanmış bir halde Orhan'a bakarak "Ne yapayım çok korkuyorum. Hem bu korku denen meret öyle ha deyince de geçmez ki" dedi. Bunu da o kadar tatlı bir ifade ve ses tonuyla söylemişti ki insanın onu sarıp sarmalayası geliyordu.


Bu defa Orhan hiçbir şey dememiş ve yüzündeki tebessümle Hasret'i korkuyor diye kolunun altına alarak oradan uzaklaştırmıştı. Hasret'te kollarını beline dolamış adeta Orhan'a yapışarak gelen giden var mı diye gözleriyle etrafı kolaçan ediyordu. Tabii otelden uzaklaşana kadar da yollarına kedisiydi köpeğiydi horozuydu tavşanıydı otelin konsepti gereği türlü türlü hayvanlar çıkmış bu yüzden de yol boyunca pozisyonlarını korumuşlardı. Değişen tek şey hayvanların geliş yönüne göre Hasret'in Orhan'ın sağına ya da soluna geçiyor olmasıydı.


Eğer Neyhan Hanım gerçekten de onları gözetlemek adına birini göndermiş olsaydı herhalde şu an ona çok sevindirici haberler ulaşıyordu çünkü Orhan ve Hasret'in bu anlarda iki aşıktan hiçbir farkı yoktu.


•●●·٠•●●•٠·˙


"İnsanın doğa ile baş başa kalabileceği çok hoş bir yermiş değil mi?"


Hasret nereden ne çıkacağını bilememenin verdiği tedirginlikle etrafına bakınıp onun ne dediğini anlamamış gibi de "Ne olmuş?" deyince Orhan da sorusunu tekrar etmek yerine onun bu sempatik haline gülümseyerek "Burada oturalım mı biraz?" dedi. Hasret bu gülüşün nedenini doğal olarak anlayamamıştı. Bir şey kaçırdığı belliydi.


Bakışlarını banka çevirip "Olur oturalım" dedikten sonra ikisi de yan yana geçip oturunca Hasret az önce anlayamadığı soruyu farkında olmadan cevaplandırıp "Biraz korktum ama aslında çok güzel bir yermiş. Tertemiz de bir havası var sanki daha önce hiç nefes alamıyormuşum da şimdi almaya başlamışım gibi hissettim" dedi. O anlarda yüzünde çok hoş bir tebessüm vardı ve ışıl ışıl bakan gözleriyle de oldukları yeri inceliyordu. Orhan da ona kayıtsız kalamıyor bu mutlu görünen halini izlemekten kendisini alamıyordu.

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin