74.Bölüm : Seviyor musun sen bu kızı?

6.7K 509 211
                                    

"İyi konuşuyorsun güzel konuşuyorsun bunu yaparken de benim daha önce hiç duymadığım bir gün duyabileceğimi hayal bile edemediğim süslü püslü kelimeler seçiyorsun. Ama ben duyarak değil bu söylediklerin gerçekten öyle mi ancak yaşayıp görerek sana inanabilirim"


Orhan bu sözleri düşünürken bir yandan da yere oturmuş garipsenecek bir sakinlikle Hasret'in sinirle etrafa saçtığı kıyafetleri katlayıp üst üstte diziyordu. Bu gece yaşadıkları onu zihnen yormuş gibiydi. Bu yorgunluğun tamamen geçmesi için birkaç gün deliksiz uyuması gerekirdi herhalde.


Dalmış bir halde son parçaları katlarken odanın kapısı tıklatılmıştı. Ancak henüz girin bile diyemeden Fikret başını içeriye doğru uzatmıştı bile. Tabii Orhan'ı o halde görünce önce bir şaşırmış sonra da bu şaşkınlığını üzerinden atıp ona garip garip bakarak "Hasret aşağıda burnundan solurken sen burada tek derdin buymuş gibi kışlıklarla yazlıkların yerini mi değiştiriyorsun?" demeyi başarmıştı. İşin aslı şu ki Orhan bile ne yaptığını bilmiyordu. Düşünürken dalıp gitmişti öyle. Ayrıca kızın tepesini attırdıktan sonra bir de üstüne kıyafetlerini toplatacak hali yoktu herhalde.


Orhan elindekini diğerlerinin üzerine koyduktan sonra başını kardeşine doğru çevirip "Hasret ile konuştuk ama bir şeyleri yoluna koyabilmek için biraz zamana ihtiyacımız var gibi görünüyor" deyince Fikret de ona bakıp kalmıştı. Bir şey diyemiyordu çünkü durumun bu hale gelmesinde payı olduğunu düşünüyordu ki öyleydi de zaten. Öğrencilerine ve kardeşlerine fevri olmayın sonrasını da düşünerek hareket edin derken kendisine hakim olamayıp resmen bir çuval güzelim inciri berbat etmişti. Kardeşinin üzüldüğü için sessiz kaldığını gören Orhan kalkmasına yardım etsin diye elini uzatmış Fikret'te onu tutup kardeşini yerden kaldırarak sırtına bir teselli vuruşu yapmıştı.


"Hasret burnundan soluyor demiştin. Çok mu kötüydü?"

"Miray'a su almak için mutfağa indim saniyeler içinde iki tane bardak kırdı peçeteliği devirdi bir de en son bana çarpıp kendi kendisine kızarak bahçeye çıktı"


Orhan bunu duyar duymaz şaşkın bir ifadeyle "Bahçeye mi çıktı?" dedi ve kardeşinin onayladığını görür görmez de "Ben bir bakayım" dedikten sonra yatağın üzerindeki pikeyi yanına alıp odadan çıktı. Fikret ardından sessizce "Ben odamı Miray'a verdim Mert'in yanına kıvrılacağım haberin olsun" demekle yetinmişti. Sadece o değil birazdan Orhan da kıvrılırdı yanlarına. Artık sabah gözlerini iki ağabeyi ile açan Mert Efendi de şoklardan şok beğenir herhalde.


Orhan merdivenlerden inip ayakkabılarını giydiği gibi dışarıya çıkmıştı. Şöyle bir bakıyordu da Hasret kapının önünde olmadığına göre menekşelerinin yanına gitmiş olabilirdi. Orhan bu düşüncesinde yanılmamıştı. Gerçekten de Hasret tam da düşündüğü gibi menekşelerinin yanındaydı. Onlara doğru eğilmiş ağaçtan dökülen minik yaprakları karanlığın izin verdiği ölçüde bulup toprağı temizliyordu. Onun da zihnindeki yorgunluğu giderme şekli buydu belki de. Çiçeklerle ilgilenmek yani...

 Çiçeklerle ilgilenmek yani

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin