"Tabela işini ben hallederim. Bir arkadaşım var ona söylerim ne şekilde arzu ediyorsan aynen o şekilde hızlıca hazırlar"
Fikret'in bu dediğine Hasret'in itirazı gecikmemişti. "Yok olmaz Fikret ağabey ama düşünmen bile yeter yine de çok teşekkür ederim" deyince Fikret bozulur gibi yapıp "Niye olmuyormuş? Ağabey olarak illa bir hediye alacağım en azından işini gören bir şey olsun" dedi. Hasret mahcup bir halde dururken Miray da Fikret'in yolundan gidip "Ben de açılış sürecinde sana yardım ederim. Henüz bir iş bulamadım zaten buraya gelirim birlikte eksik kusur ne varsa hallederiz. Çevreye de hakimim zaten" deyince Hasret bir kez daha itiraz etmeye yeltenmişti ama Miray hemen onun lafını kesip "Ee! Bu da benim hayırlı olsun hediyem olacak. Geri mi çevireceksin yoksa?" dedi. Olur mu hiç? Bu çok ayıp olur.
Hasret mahcup bir tebessümle ikisine de şöyle bir bakıp "Sağ olun çok teşekkür ederim" dedikten sonra tam "İnanın sadece varlığınız bile kâfi gelirdi" demişti ki Orhan'ın kolunu beline sardığını hissedip ona döndü. O da fırsattan istifade varlığını hissettirmeye çalışıyordu herhalde. Orhan ne oldu der gibi bakarken Hasret gözlerini gözlerine dikmiş bir halde ona sessizce "Varlığınız kâfi gelir derken onları kastettim seni değil!" deyiverdi.
Ağzı başka aşık aşık bakan gözleri başka söylediği için Orhan bu dediğine alınmayıp aksine gülümsemişti. Hasret Hanım kendisini biraz uğraştıracak olmalıydı ki ondan böyle ayağını denk anlamında bir tavır alıyordu. Madem öyle Orhan da seve seve uğraşırdı elbet.
Hasret onun gülüşüne karşılık vereceğini hisseder hissetmez hemen başını çevirip Fikret ve Miray'ın önlerinde duran kurabiye tabağını eline aldı ve yemeleri için onlara doğru uzattı. Miray tamam da Fikret kurabiyeyi alırken bir yandan da Orhan'a "Hayırdır düzelmediniz mi hâlâ?" manasına gelen bir bakış atıyordu. O da bilmiyordu ki.
Orhan kızlara çaktırmamaya çalışarak eliyle ve mimikleriyle şöyle böyle der gibi işaretler yaparken Hasret aniden elindeki tabakla ona doğru dönmüş Orhan'da elini indirip bakışını diğer yöne vermişti. Kız şaşırmıştı tabii. Fikret'in sırıtması da ayrı bir huylandırmıyor değildi.
Hasret tabakta kalan son kurabiyeyi Orhan'a uzatarak "Bunu da sen al bari de gitmeden önce tabağı yıkayıp sahibine geri vereyim" dediğinde Orhan kurabiyeyi alıp ikiye bölmüş birini kendisine ayırıp diğerini de Hasret'e doğru tutmuştu. Hasret'in ona bakışı bakış değildi. Bir eline bakıp bir Orhan'a baktıktan sonra daha önceden yaptığı gibi uzanıp onun elinden yemektense kurabiye parçasını eline alarak arkasını dönüp gittikten sonra yemişti. Çetin bir cevizle karşı karşıyaydı yani.
Orhan onun ardından alnını kaşıyarak bakarken Fikret'te "Durum vahim!" diyerek ortaya ucu başı belli olmayan bir laf attı. Orhan bunu demesinin manasını anlamıştı ama Hasret boşalan tabağı temizlemeye gittiği için Miray'da bakışmaları fark edemediği için herhangi bir şey anlamamıştı.
Ancak durum sadece Orhan için vahim değildi. Miray'ın telefonunun çalması ve ekrana da annesinin aradığının yansıması onlar için de durumların pek parlak olmayacağını belli eder gibiydi. Gerçi Hümeyra Hanım bu saate kadar aramadan iyi bile durmuştu. Herhalde kızıyla yapacağı konuşmanın metni anca hazır olmuştu.
Hasret içeriye "Ben karşı kafeden gelen kızların tabağını verip geliyorum" diyerek girip herkesin gergin olduğunu görünce de bir yere gidemeden olduğu yerde kalmıştı. Miray da tedirgin bir halde Fikret'in yanından kalktıktan sonra "Annem arıyor. Ben en iyisi içeride konuşayım" diyerek Hasret'in yanından geçip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomanceOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...