Orhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...
Hasret yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden Orhan'ın anlattıklarını bir yerden sonra dinlemeyi bırakmıştı. Orhan bunu neden yapmıştı bilmiyordu ama ballandıra ballandıra anlatılan hikaye onlara ait bir hikaye değildi ki. Sanki masadaki çiftlerden birini dinliyormuş gibi yabancılaşmıştı anlatılanlara.
Bu hayali aşk hikayesi herkesin yüzünü gülümsetmişti ama Hasret'in yüzü gülse de içi gülemiyordu. Tabii duyduklarından hiç hoşlanmamış olsa da yine de verilen hoş tepkilere karşı Orhan ile aralarında bir sorun varmış gibi olmasın diye tebessüm edip durmuş yorumlar yaparak tebriklerini tekrarlayanlara da teşekkür etmişti.
Orhan ise Hasret ile ilk karşılaşma anlarını ve evlilik teklifinin geliş sürecini değiştirerek anlatırken bir yandan zorlanıyor bir yandan da Hasret'i kırdığını anladığı için üzülüyordu. Ancak bu yaptığından da pişman değildi. Yine sorsalar yine o günü değiştirerek anlatırdı çünkü bunu yapmaz ve o günü şu anki hisleriyle anlatmaya başlarsa ağzından çıkacakları kontrol edemez Hasret'te kendisine karşı hissettiği her ne varsa anlardı. Ama o böyle olmasını istemiyordu. En azından şimdilik istemiyordu.
O andan sonrası ikisi içinde orada kaldıkları her anın işkence gibi geçmesine neden olmuştu. Halbuki eskiden ses sanatçısı olan Nazenin her zaman yaptığı gibi herkesi tek tek dahil ederek harika şarkılar söylemiş ve bu vesile ile de herkesin neşesine ne katmıştı. Aslında tam da Hasret'e göre bir ortam olmuştu. Normal şartlarda bugünün açık ara yıldızı olabilir herkesi sesiyle kendisine hayran bırakabilirdi. Ancak Hasret sesinin çok güzel olmasına rağmen bunun aksini söyleyip sadece alkışlarıyla katılmıştı onlara. Eğlenmek hiç içinden gelmiyordu ki kızın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fikret'te gitmiş ama geri dönmemişti. Miray ile konuştuktan sonra Orhan'a kendisini idare etmesini söyleyip eve de biraz geç geleceğini söylemişti. Sesi bozuk olunca Orhan kardeşiyle Miray'ın konuşmasının pek de iyi geçmediğini anlamıştı tabii. Durumlar her iki cephede de şimdilik böyleydi yani...
•●●·٠•●●•٠·˙
Saatler gece yarısını geçtiğinde bir çiftin kalkma isteği zengin kalkışına dönüşmüş ve hep beraber Nazenin'e bu güzel gece için teşekkür edilip izin istenmişti. Paltolar geldiğinde de Orhan yine gecenin başında olduğu gibi yardımcı olmak için paltosunu Hasret'e doğru tutmuştu. Bu defa Hasret ne olumlu ne olumsuz hiçbir söz hiçbir tepki vermeden direkt giymişti paltosunu.
Orhan için tehlike çanları çalıyor gibiydi. Bilen bilir "Bir kadın söyleyecek çok şeyi olduğu halde susuyorsa erkek artık tüm şansını kaybetmiştir" demiş Pablo Neruda. Ama bir başka söz daha vardır. "Kadın susuyorsa vazgeçtiğinden değil sizinle edeceği kavgayı planladığından susuyordur" diye. Orhan'ın nasibine hangisinin düştüğünü de ilerleyen saatlerde öğreniriz elbet.
