101.Bölüm : Dün gece neredeydin Orhan?

2K 148 98
                                    

Yaşanan kaosun ardından Neyhan Hanım eşini ateş hattından kurtarıp evden çıkarmış kapanan kapı sesinin ardından da Canan salonda baş başa kaldığı Can'a doğru göz ucuyla bakmaya başlamıştı. Can ise üzerindeki gözleri hissetse de bu bakışlara karşılık vermiyor sadece kaşlarını çatmış öylece duruyordu. Bugün Canan ile karşı karşıya gelmeyi hiç beklemiyordu halbuki.


İki taraf için de rahatsızlık veren bir sessizlik olmuştu. Canan fevri davranarak söylediği sözlerin ve attığı nişanın pişmanlığını yaşamaya başlamış olacak ki dün geceye oranla çok daha sakin çok daha ılımlı bir profil çiziyordu. Sanki bu öfke patlamasına ihtiyacı varmış da bunca zamandır farkında değilmiş gibiydi. İçinde biriktirdiklerinin ağırlığından da kurtulmuştu ama ne yazık ki bunu Can'ı kırarak yapmıştı.


Bu işin Canan açısından en beklenmedik yanı da Can'ın eskisi gibi ilişkilerini toparlama yoluna girmeyip inceldiğimiz yerden koptuk düşüncesiyle benden de bu kadar hissiyatına sahip olmasıydı. Bu zamana kadar ne sorun yaşarlarsa yaşasınlar ilk adımı atan mecburen "Haklısın tamam senin dediğin gibi olsun" deyip geçici bir sükûnet sağlayan Can oluyordu. Bu da Canan'a içten içe ne kadar yükselirsem yükseleyim yine öyle olur Can gelir durumu toparlar yüzüğümü geri takar kaldığımız yerden devam ederiz dedirtmişti. Ancak bu defa böyle bir şey olmamıştı. Can sahiden de vazgeçiyordu artık ilişkilerinden.


O anlarda Can da her ne kadar belli etmese de Canan'ın gelişinin şaşkınlığını yaşıyordu. Halbuki dün gece yaşanan tartışmanın faturasını yine Can'dan çıkarmanın bir yolunu bulup özrü de ondan bekliyor olmalıydı. Hep böyle olmuştu çünkü. Ne yalan söylesin neden gelmiş olabileceğini düşünmeden edemiyordu. Yüzüğünü bir çırpıda çıkarıp aralarındaki ipleri koparırken son derece kararlıymış gibi görünüyordu. Yoksa söyleyemediği içinde kalan başka şeyler vardı da onları mı vurmaya gelmişti yüzüne?


Canan'ın söze nereden başlayacağını bilememesi sebebiyle sessizlik gereğinden fazla uzamış Can'da bunu da mı benden bekliyor hisleriyle daha fazla orada kalmak istemeyip gitmek için bir adım atmıştı. Hemen gidememişti tabii. Canan gitmesini istemediği için ani bir refleksle kolunu tutup kendisine bakmasıyla da kalmasını kalben dileyerek "Biraz konuşalım mı Can?" diye sordu. Bunu yapması sebebiyle göz göze gelince Can onun kıpkırmızı olan gözlerine bakıp kalmıştı. Göz altları da şişmişti. Belli ki dün gece yanından gittikten sonra epey ağlamıştı. Eskiden olsa kıyamaz ve bu haline üzüldüğünü hemen belli edip onu sarıp sarmalayarak kendisini iyi hissettirmeye çalışırdı ama bu defa bunu yapmaya niyeti yoktu. Yorulmuştu artık en başa dönmekten.


Can kolunda olan eli tutunca Canan bu teması olumlu algılamıştı ama Can'ın bunu yaparken ki niyeti başkaydı. Bunu da "Dün gece yeteri kadar konuştuğumuzu düşünüyorum. Bence daha fazla kırmayalım da kırılmayalım da. Sen birbirimize olan bağlılığımızı temsil eden yüzüğü geri verdin ben de kararına saygı duyup aldım kabul ettim ve bu iş dün gece itibarıyla bitti" dedikten sonra Canan'ın elini kolundan yavaşça çekip onu salonda bir başına bırakarak belli etti.


Can'ın gidişini izlerken sanki Canan'ın göğsüne tonlarca ağırlık binmiş gibi olmuştu. Belli ki onun kendisine bu kadar katı bir tavırla yaklaşacağını hiç düşünmemişti. Tamam mesafeli olabileceğini tahmin etmişti ama içinin kendisine karşı bu denli soğumuş görünmesini beklememişti. Konuşmaya bile yanaşmamıştı. Kestirip atıyordu arada her ne varsa. Aynı dün gece Canan'ın ona yaptığı gibi. Ardından bakarken hiçbir şey de diyememiş sadece onu çok kırmış olduğunun iyice farkına varıp üzülmüştü. Can'ın bu tavrı resmen tokat gibi inmişti yüzüne. Kendisine gelmesine neden olan bir tokat...

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin