Hasret ne kadar güzel ve alımlı göründüğünün farkında bile olmadan önüne bakarak dikkatli bir şekilde merdivenleri iniyordu. O an tek derdi bir sakarlık sonucu düşerek rezil olmamaktı herhalde. Orhan ise onun aksine gözlerini bir an bile olsun Hasret'in üzerinden çekemiyordu. Bu göz kamaştırıcı hali bugün yaşananların üzerine sanki tuz biber ekmek gibi olmuştu. Varolan duyguları kendisini yeteri kadar zorlayıp allak bullak etmiyormuş gibi Hasret'in karşısına bu denli kusursuz bir güzellikte çıkması da onu iyice altüst etmişti.
Orhan'ın sessiz olduğu kadar tepkisiz de kaldığını gören Neyhan Hanım yanında durduğu oğluna dirsek atıp kendisine bakmasını sağladıktan sonra "Oğlum karşıdan bakıp duracağına karının yanına gidip inmesine yardım etsene! Orhan sen yapma bari böyle konularda en güvendiğim oğlum sensin be yavrum!" deyiverdi. Öyleydi gerçekten. Orhan diğer kardeşlerine göre bu tarz nezaket isteyen konularda ekstra dikkatliydi ama şu an karşısında duran kadının güzelliği onu epey sarsmışa benziyordu.
Annesinin kendisine getirmesiyle toparlanan Orhan tek kelime etmeden merdivenin önüne doğru yürümeye başlamıştı. Hasret de bir türlü alışamadığı topuklu ayakkabıları yüzünden düşmemek adına son derece dikkatli bir şekilde inmeye çalışıyordu ama birkaç basamak sonra Orhan'ın yaklaştığını anlayınca olduğu yerde kalıp bakışlarını ona doğru çevirdi.
Göz göze geldikleri anda Orhan da önce bir durmuş ama hızlı bir kendine gelişten sonra onu izlemeyi kesip merdiveni ağır adımlarla çıkarak Hasret'in yanına gelmişti. Hasret bir alt basamakta yani göz hizasında durup kendisine "Çok güzel görünüyorsun. Elbise tahmin bile edemeyeceğim kadar çok yakışmış" diyerek kolunu uzatan Orhan'a bakıyordu. Acaba gerçekten güzel olduğunu düşünüyor muydu yoksa annesi de burada olduğu için bunu göstermelik olarak mı söylüyordu emin olamıyordu.
Hasret yanağındaki gamzeyi ortaya çıkaran zarif bir gülüşle "Teşekkür ederim. Firuze abla gideceğimiz yere göre seçimler yapıp sonunda da böyle olmasını uygun gördü" deyince Orhan'ın yüzü düşer gibi olmuştu. Düşer tabii! Hasret bugünkü tuhaf tavırlarından hoşlanmamış ve imalı bir şekilde "Bu elbiseyi sen beğendiğin için değil ablan seçtiği için giydim" der gibi davranmıştı. Ee! Orhan sen de alış bu sarsıntılara çünkü karşındaki kız her ne kadar suskun ve ezilmiş bir kız olsa da aklı fikri olmayan bir kız değildi.
Orhan aldığı cevaptan ötürü küçük çaplı bir şok yaşarken Hasret elini kendisine doğru uzatılmış halde duran kola sarmış ve "İnebiliriz artık" demişti. Bu da tonlamasından ötürü "Bakma öyle de yürü!" der gibi olmuştu ya hadi neyse!
Orhan başını dediğini onaylarcasına salladıktan sonra merdivenleri inmeye başlamış ve son basamakta Hasret'in elindeki paltoyu izin isteyerek alıp giymesi için de ona doğru tutmuştu. Hasret bu nazik davranış sonrası kendilerine okuyup üflemeye başlayan Neyhan Hanım'a bakmadan edememişti. Tabii olduğu yerde muzurca gülümseyen Fikret'i de es geçmek olmazdı. Hallerinden epey keyif alıp eğlendiği belliydi.
"Hasret..."
Hasret adının fısıldanışıyla Orhan'a doğru dönünce onun belli belirsiz göz hareketleriyle paltoyu işaret ettiğini görmüştü. Bu yüzden de onu bekletmeden hemen arkasını dönüp önce bir kolunu sonra da çantasını o eline alarak diğer kolunu geçirdi. Geçirdi geçirmesine ama o sırada olan Orhan'a oluyordu çünkü paltoyu Hasret'in omuzlarına oturturken ister istemez saçlarından yayılan çarpıcı kokuyla buluşup eli kolu birbirine dolanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)
RomansaOrhan üç yıl önce tüm kalbiyle bağlı olduğu sevdiğini kaybetmiş ve kendisini hayatın hareketliliğinden soyutlayıp sadece işine vermişti.Son derece de sevgi dolu ve neşeli bir aileye sahipti. Kardeşleri yeğeni anne ve babası fevkalade insanlardı.Orha...