17.Bölüm : Kızı İstemeye Ne Zaman Geliyorsunuz?

10.8K 657 51
                                    

 "Yemekler hazır buyurun sofraya"


Yer sofrasının etrafına geldiklerinde Salih hemen yerine kurulmuş Ayla Hanım'da tam karşısına geçmişti. Bir gözü de kızına otururken yardım eden Orhan'daydı. Hasret her ne kadar gerek yok dese de Orhan dizindeki sorunu öne sürmüş ve elinden tutarak önce onun rahat olduğundan emin olup sonra geçmişti yerine. Bir annenin de en içten dualarını almıştı böyle yaparak çünkü Ayla Hanım kızının el üstünde tutulacağını anladıkça hayır duasını üstlerinden eksik etmiyordu.


En nihayetinde Hasret ile Orhan yer sofrasında karşı karşıya geçmiş anne ve babası da iki yanlarında kalmıştı. Birazdan da bu masada ilk defa yemek bir aile gibi beraberce yenilecekti. Normalde Salih yemeğini yerken Ayla Hanım ona hizmet eder Hasret'te babası rahat verirse eğer ya yemeğini mutfakta yerdi ya da oturur karşısına kendisini azat etmesini çaresizce beklerdi. Salih'in onlara rahat verdiği çok ender görülmüştü. 


Bu düzen Orhan'ın gelişiyle değişeceğe benziyordu çünkü Orhan daha ilk andan sofrada neden sadece iki tabak olduğunu sorgulamaya başlamıştı bile. Halbuki kaşıkları bardakları kişi sayısına göre kendisi koymuştu. Ancak sonradan Salih'in bir müdahalesi olmuş olacak ki bir anda servisler iki kişiliğe düşmüştü. Nedenini sorduğunda Hasret'ten evlerindeki düzenin böyle olduğuna dair tuhaf bir yanıt alınca da bu Salih ile aralarında pek de hoş olmayan bir bakışmaya sebebiyet vermişti. Bir ev içinde ayrı gayrı mı olurmuş hiç? Ne tuhaf işti bu böyle! Tabii hemen ardından da Ayla Hanım'ın ve Hasret'in tabakları da sofradaki yerlerini almıştı. Salih'in de evdeki düzenin değişmesine keyfi kaçsa da yine de gıkını çıkaramıyordu. Şimdi Orhan ile atışıp düğün üstü zengin damadı karşısına almaya hacet yoktu tabii.


Sessiz sedasız yenilen yemeğin ardından Salih masaya şöyle bir göz atıp daha fazla dayanamayarak "İçcek bir şeyler yok mu? Kuru kuru boğazıma dizildi boğulup gitcem ya burada!" demeye başlamıştı. Su vardı meyve suyu da vardı ama adamın derdi başkaydı. Ayla Hanım içinden "Boğul ya Salih! Boğul da bir huzura erelim" diye geçirerek eşine bakıp kalmış sonra da bu düşüncesinden dolayı utanıp sessizce "Tövbe!" derken de Hasret sofrada tatsızlık yaşanmasın diye ayaklanmıştı.


Tabii Orhan'ın bakışları ayağı bu haldeyken neden kalktığını sorgularmış gibi kendisine dönünce de açıklama yapmak zorunda hissedip önce "Ben gidip bakarım zaten doktorun dizim için verdiği ilacı da sürmeyi unutmuşum" dedi sonra da babası sinirlenmesin diye apar topar mutfağa doğru gitti.


Hasret buzdolabını açıp ne var ne yok diye bakınırken içeriden de babasının "Aslan sütümü getir de damadımla iki kadeh tokuşturam. Bizim sülalede adettendir damat kız evine geldi miydi kayınbabasıyla iki tek atar" demesi duyulmuştu. Adam illa içecek ya bahane olsun diye resmen kendi kendisine adet uyduruyordu. Ancak bunu duyunca da Hasret şişeyi görse de eline alamadan olduğu yerde kalmıştı. Ne yani şimdi Orhan'da mı içecekti bu mereti? Hay aksi! Yoksa o da mı alışıktı babası gibi içki içmeye?


Babası ısrarlı bir şekilde "Bulamadın mı kız? Altlarda altlarda!" diye seslenince şişeyi ve bardakları eline alıp hiç istemeyerek olsa da içeriye geri döndü. Yüzündeki asıklık da fark edilmeyecek gibi değildi. Bardakları masaya koyup şişeyi bırakırken babası da hemen bardaklardan birini Orhan'ın önüne doğru kaydırıp "Ha şöyle ya! Sabahtan beri dilimiz damağımız birbirine yapıştıydı. Hadi doldur da keyfimiz yerine gelsin şu düğün dernek işlerini de konuşmaya başlayalım artık" dedi. Konuşsunlar da o düğün işleri pek Salih'in düşündüğü gibi olmayacaktı çünkü Orhan davullu zurnalı bir düğün değil daha ziyade aile arasında kıyılacak sade bir nikah organize etme niyetindeydi.

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin