"Bazı yerler vardır albayım, bazı insanlar vardır. Bir ülkenin, bir şehrin köşesinde unutulmuşlardır. Hatırlanmalı albayım, o insanların her biri hatırlanmalı."
°°°
"Olmaz kızım! Ne işin var senin Şırnak'ta?"
Karşımda oturmuş, endişeli gözleriyle bana bakan kadına tüm minnettarlığımla baktım bir kez daha.
"Sultanım, o çocukların bana ihtiyacı var. 2 yıldır atama bekliyorum burada. Eğer şu anda gidersem hem mesleğimi yapacağım hem de o çocukları bir başına bırakmamış olacağım."
Gözleri doldu. Koskoca kadının bir lafımla gözleri doldu. Ufak ufak yaşlar süzüldü güzel gözlerinden. Dudakları titredi. Bu iki eylem bile yetmişti gözümdeki yaşların firar etmesine.
"Sevda'm, tehlikeli kızım oralar. Ya sana bir şey olursa? Elimde büyüdün be kızım. Kolay mı öyle tehlikenin kucağına yollamak?"
Kendimi bildim bileli annem, babam, ailem yerine koyduğum bu kadına sıkıca sarıldım. Kokusunu derin derin içime çektim.
"Gitmem gerekiyor. O çocuklar için gitmem gerekiyor."
Geri çekildim ve bir kez daha baktım gözlerine. Korku, endişe, üzüntü ama en önemlisi gurur gördüm o bir çift gözde. Feride Sultan'ın gözlerinde aynı anda bir sürü duygu gördüm ama beni ilgilendiren tek duygu gururdu.
"Ne zaman gideceksin?"
Derin bir nefes aldım ve başımı eğdim. "Yarın." diye mırıldandım.
Bir şey demedi, kalktı ve odama gitti. Dolabın üzerindeki valize uzandı zar zor. "Orası çok soğuk olur bu aylarda. Kalın kıyafetlerini koyalım. Yazlıklarını da ben kargo ile yollarım sonra sana."
Burukça gülümseyerek başımı salladım ve ona yardım etmeye koyuldum.
Ben Sevda. Sevda Özer. Soyadımı babamdan almadım. Adımı da annem vermedi. Bir yetimhanenin bahçesinde, bir kundağın içinde bulunmuşum. Soğuk bir gecede, kundakta bir bebekken bırakılmışım.
Kendimi bildim bileli Feride Sultan vardı hayatımda. Yetimhanede de o vardı. Ne zaman reşit oldum, yetimhaneden ayrıldım yine o oldu yanımda. Evini açtı bana, annelik yaptı. Şimdi 24'ünün sonlarında genç bir öğretmen adayıyım. Düne kadar atama bekleyen bir öğretmen adayıyken şimdi valiz hazırlıyorum.
Her şeyi başlatan şey televizyondaki haber olmuştu. Şırnak'ta, Cizre'de bir sürü köyde öğretmen olmadığını çocukların okula gidemediğini anlatıyordu haber. Gönüllü olarak gitmek isteyen olursa KPSS puanına bakılmaksızın ataması yapılacaktı. Sınırda, bir sürü çocuk eğitim beklerken burada atama falan bekleyemezdim.
Bir ya da iki hafta önce yaptığım başvurudan dün dönüt gelmişti ve yarın Cizre'ye gidecektim. O çocuklara gidecektim yarın. Tüm hayatımı geride bırakarak kendimi ölümün kucağına bırakacaktım.
✨
"Komutanım, Kemal Albay odasında sizi bekliyor."
Genç adam karşısında hazır olda duran askeri başıyla onaylayıp adımlarını ters istikamete çevirdi ve albayın odasının önünde durdu. Kapıyı tıklatıp içeriden gelen emirle girdi odaya.
Asker selamı verdi ve büyük bir ciddiyetle "Beni emretmişsiniz komutanım." dedi.
"Rahat asker." dedi Kemal Albay gülümseyerek. "Geç otur şöyle." diye ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...