-seksenbeş-

9.2K 606 197
                                    

"Seven kalp kırık kalmayı bilmez be albayım. Kendi kendini tamir eder, affeder. Kalp kolay kolay vazgeçmez albayım. Ne sevmekten ne de affetmekten..."

°°°

Yazardan

Kalp her şeyi affetmezdi. Her kalbin belirli sınırları vardı ve bir yerden sonra yorulurdu. Belki de kalpleri en çok affedişler yorardı. Onu paramparça yapan şeyi yok saymak ağır gelirdi kalbe.

Seven kalp farklıydı ama. Bir kalp seviyorsa her şeyi affederdi. Ağlayarak da olsa, kanayarak da olsa affederdi. Yorgunluğunu göz ardı eder yine de affederdi.

Seven kalp her şeye farklı bakardı. Ondan af dilenmese bile kendini avutacak bir şey affetmesi için bir sebep arardı.

Seven kalp ondan af dilenmese de affederdi.

Seven kalp affettiğin kabul etmese de affederdi.

Cemal 5 dakikadır gözlerini kapatmış düşünüyordu. Kendisini derin bir düşünce dünyasının içine bırakmıştı ve zihnindeki onca düşüncenin arasından Feride'yi çekip çıkartıyor, onu düşünüyordu.

Sadece 1 saat önce Asrın yanından ayrılmış, ona bilmediği bir sürü şey anlatmıştı. Cemal, bilmediği bir çok gerçeği öğrenmişti ve içindeki bazı şeyleri fark etmişti. En önemlisi bir türlü kabullenemediği şeyi kabullenmişti. O Feride'yi affetmişti. Kalbi Feride'nin gidişini affetmişti.

Sol bileğinde takılı olan gümüş kol saatine baktı. Saat dördü geçiyordu. İkindi vakti olmak üzereydi. Gün akşama yaklaşıyordu. Bir gün daha sona eriyordu ve Cemal ömründen bir gün daha gittiğini fark ediyordu. Ömründen bir gün daha giderken onun yarın kalmış bir hikayesi vardı. Ölümün ne zaman geleceğini bilmezken bu meseleyi nereye kadar erteleyecekti?

Oturduğu sandalyeden kalkıp ona özel olan alandan çıktı. Müşteriler ile ilgilenen Barış'a bakıp tezgahın arkasındaki Sena'nın yanına ilerledi. Bugün ikisinin de burada olması işine yaramıştı. Gözü arkada kalmazdı.

"Sena ben çıkıyorum. Geri dönmem büyük ihtimalle. Siz saati gelince dükkanı kapatırsınız."

Sena ağır ağır başını salladı. "Tamam abi de bir sorun mu var?" diye sordu.

Cemal "Halledeceğim." demekle yetinip ahşap görünümlü merdivenlerden aşağı indi. Mahfuz'dan çıkıp arabasına bindi. Emniyet kemerini bağlarken bir yandan da Asrın'ı arıyordu.

Asrın, "Efendim albayım?" diyerek telefonu açmıştı.

Cemal düz bir sesle direkt "Feride nerede kalıyor?" diye sormuştu.

"Ayşe teyzenin evinde kalıyor. Elif'in annesinin."

"Konumu atar mısın bana?"

Asrın'ın kaşları hafifçe çatılırken "Bir sorun mu var?" diye sordu.

"Soru sorma evlat, soru sorma."

Asrın sıkıntılı bir nefes alıp "Peki." dedi ve telefonu kapadı.

Birkaç dakika sonunda Cemal'in telefonu bildirim sesiyle öterken Asrın konumu atmış, hangi daire olduğunu da yazmıştı altına.

Cemal arabayı çalıştırıp hızla gaza bastı. Zamana yeterince yenilmişlerdi. Bir saniye bile kaybetmek istemiyordu. Bu kadar yeterdi. Daha fazlasına tahammülü yoktu.

Cemal arabayı tek seferde park ederken işlerinin bu kadar rast gidiyor olması onu sevindirmişti. En azından başka şeylere sinirlenmiyordu.

Binanın açık olan kapısından içeri girip hızla merdivenlerden çıktı. Gözleri aradığı numarayı daire kapısının üstüne bulurken rahat bir nefes aldı.

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin