"İki gözümün çiçeği ne demek albayım? Bir hitaptan daha fazlası gibi. Bir şarkı, bir türküden fazlası gibi. İki gözümün çiçeği albayım. Birisi benim iki gözümün çiçeği."
°°°
Gece yine inlemelerle gözümü açmıştım. "N'oldu." diyerek ayağa kalktım."Yok bir şey." dedi.
"Ağrın mı var?"
"Biraz ama dayanılmayacak gibi değil. Sen uyu. Uykusuz kalma."
Başucundaki sandalyeye oturdum. "Hep sen mi benim için uykusuz kalacaksın?"
Gülümsedi. "Sağ ol Öğretmen Hanım." dedi minnetle.
"Sen sağ ol ki biz de sağ olalım Komutan." dedim. Sonrasında ağrısının olduğu aklıma gelince tekrar ayağa kalktım. "Ben hemşire çağırayım. Ağrı kesici falan verir belki."
Başını sallayarak onayladı. Odadan çıkıp koridorun sonundaki hemşirelerin olduğu odaya ilerledim.
"Bir sorun mu vardı?" diyerek ayağa kalktı Komutan'ın hemşiresi.
"Ağrısı varmış da uyuyamadı." dedim çekingen bir tavırla.
"Tamam, ağrı kesici verelim. O fayda eder."
Başımı sallayarak odaya döndüm. "Hemşire gelecek birazdan. Ağrı kesici verecekmiş."
"Tamam, dayanıyorum zaten." dedi.
Tekrar başucundaki sandalyeye oturdum. "Bir an önce iyileş de okula gidelim. Çocuklar seni sordular sürekli."
"Nasıl bu kadar korkusuz olabiliyorsun?" dedi yüzüme bakarken
"Korkusuz değilim bence." dedim omuz silkerken.
"Korkusuzsun ve ben senin bu haline-" dedi ve cümlesini tamamlayamadan odaya hemşire girdi.
"Asrın Bey, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu seruma bakarken.
"Sadece ağrım var. Onun dışında bir sorun yok."
Hemşire başını sallayarak elimdeki enjektörle seruma ekleme yaptı. "Ağrı kesici verdim. Bu iyi gelecektir. Uyku da yapacağı için rahatça uyuyabilirsiniz. Geçmiş olsun." diyerek çıktı.
Komutan yarım kalan cümlesini tamamlamamıştı ben de sormamıştım devamını. "Hadi uyu biraz dinlen."
Başını sallayarak gözlerini kapadı. Ben de bir süre uykuya dalmasını bekleyip uyudum.
✨
Gözlerimi açtığımda Komutan çoktan uyanmıştı, telefonu ile ilgileniyordu.
"Günaydın." diyerek yattığım yerden doğruldum.
"Günaydın, gel bak sana ne göstereceğim?" diyerek beni yanına çağırdı.
Yanına gittiğimde telefonundan bir bebek fotoğrafına bakıyordu.
"Kim bu?" dedim ufak kız çocuğunun resmine bakarken.
"Birce." diye mırıldandı. "Elif'in kızı."
Yüzümdeki tebessüm genişlerken ona döndüm. "Doğum yaptı mı?"
Gülümseyerek başını salladı. "Üst katımda yatıyorlarmış şu anda."
"Gitmek ister misin?" dedim çekingence.
"İsterim de gidebilir miyim ki?"
"Kalk da yavaş yavaş çıkalım yukarıya. Hem doktorun dediğine göre azar azar yürümen gerekiyormuş. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...