-beş-

50.5K 2.1K 809
                                    

"Aile ve yaralar albayım, bazılarının en büyük yarası aileyken bazıları ailenin en büyük yarasıdır."

°°°

Üzerime gece yatarken giydiğim kalın sweatimi ve eşofmanımı giyip üzerimden çıkardığım kıyafetlerimi de katladım.

Yatağı açacağım sırada tıklanan kapı ile derin bir nefes verdim. Bu kadar gerilmeme gerek yoktu. Alt üstü ben uyuyacaktım, Komutan da yanımda duracaktı.

Kapınon tekrar tıklanmasına fırsat vermeden açtım kapıyı.

Komutan'ın hafif çatık kaşları beni görünce düzelmişti. "Girebilirim değil mi?"

"Gir tabi." diyerek kenara çekildim ve geçmesi için müsaade ettim. Koridora kısa bir göz atıp odaya girdi ve kapıyı kapattı.

Üzerine siyah bir tişört ve eşofman giymişti. Üşümüyor muydu acaba? Askeriyenin içi bile soğuktu benim için. Yıllarca Ankara'da yaşamama rağmen hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum.

"Sen uyumayacağına emin misin? Benim yüzümden uykusuz kalmanı istemem."

Hafifçe tebessüm etti, "Askerim ven Öğretmen Hanım. Alışığım uykusuzluğa. Sen yat, ben de yanında otururum. Koluna zarar vermene de izin vermem merak etme." dedi.

"Tamam Komutan, sen bilirsin."

Tek kişilikten biraz daha geniş olan yatağın sol tarafına geçtim ve oturdum. Komutan da yanımda oturdu.

Merakıma yenik düşerek "Sen böyle üşümüyor musun?" diye sordum. Yine ve yeniden hafifçe tebessüm etti. Gülümsediği anların sayısı çok azdı zaten. "Yani ben Ankaralı olduğum halde bu kadar üşüyorum. Sen-" dedim ve Komutan'ın nereli olduğunu bilmediğimi fark ettim.

"İzmir." dedi. "İzmirliyim ben." diye ekledi.

"Bir de İzmirlisin yani. Üşümüyor musun cidden?"

Verdiğim tepki karşısında ufak bir kahkaha attı. Allah var güzel gülüyorsun Komutan.

"Askerim ben Öğretmen Hanım. Kaç yıldır Doğu'dan görev yapıyorum. Alıştım soğuğa. İzmir'e bayramlarda bile gitmem doğru düzgün."

"Doğudan başka yerde görev yapmadın mı?"

"Yapmadım, ilk görev yerim Hakkari'ydi. Sonra Bingöl'e gittim. Şimdi de buradayım. Bu kadar çabuk rütbe atlamamın sebebi de bu zaten."

"Hmm." diye mırıldandım. "Anladım. Peki İzmir'e neden istemiyorsun tayinini? İstersen direkt gönderirler seni oraya."

Birkaç saniye sustu. Ardından "Özlemek güzeldir Öğretmen Hanım." dedi. "Ben seviyorum ailemi özlemeyi. Onların kıymetini daha iyi anlıyorum. Onlar pek hoşnut değil bu durumdan ama olsun."

Kalbimin acıdığını, gözlerimin yandığını hissettim. Ben hiç özlememiştim ki ailemi. Ben bilmiyordum aile özleminin nasıl bir duygu olduğunu. Bir insan hiç bilmediği bir şeyi özleyemezdi ki.

"Senin ailen ne dedi buraya gelmene? Zor olmadı mı onları razı etmek?"

Dolan gözlerimi ela gözlerine çevirdim ve burukça gülümsedim.

"Benim ailem yok Komutan." dedim.

Kaşları hafifçe çatıldı ve ela gözlerindeki mutlu ifade silindi.

"Nasıl yani?"

Omuz silktim. "Soğuk bir gecede kundakta bir bebekken yetimhane bahçesine bırakılmışım." dedim.

Ela gözlerindeki duygu değişimini gördüm. Gözlerine eklenen yeni duyguyu çözmeye çalıştım. Şaşkınlık mıydı? Üzüntü müydü? Anlayamadım.

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin