-onüç-

38.6K 1.7K 349
                                    

"Kız çocukları okumalı albayım. Güçlü birer genç kadın olabilmek için okumalı. Okuyacak o kız çocukları albayım. Güçlü birer genç kadın olabilmek için okuyacak."

°°°

Göz kapaklarımı araladığımda görüş açıma giren Komutan ile hafifçe kaşlarım çatıldı. Bulunduğum yere göz gezdirdiğimde dün akşam okulda kaldığımızı hatırlamıştım.

Elimde hissettiğim sıcaklık işe oraya baktığımda Komutan'ın elini elimde bulmuştum.

"Uyanmışsın." diyerek oturduğu yerde dikleşti.

"Evet." dedim. Elini bırakırken "Kusura bakma, uyurken tutmuşum." diye ekledim.

"Önemli değil Öğretmen Hanım. Gece silah sesleri korkuttu biraz seni. Ondan tuttun."

"Uyumadın mı sen hiç?" dedim şaşkınlıkla.

Genişçe gülümsedi ve ayağa kalktı. "Askerim ben Öğretmen Hanım. Görevim gereği de başınızda nöbet tuttum. Nöbetler benden sorulur." dedi ve beni de kaldırmak için elini uzattı.

Uzattığı elini tutup kalkarken aynı zamanda göz devirmiştim. "Keşke uyusaydın biraz."

"Merak etme. Sen uyanana kadar uyuyordum. Bir saat falan uyumuşumdur."

Tekrardan göz devirirken yerdeki kabanımı aldım. "Ne çok uyumuşsun öyle."

Pencerenin önünden çekilip bana döndü. "Kar durmuş, yollar kapalıdır ama. Bugün köylüleri getirecekler köye. Kalıp onlarla konuşalım. Sonra da askeriyeye döneriz."

"Time haber verdin mi? Merak etmişlerdir bizi."

"Gece Ömer'e mesaj atmıştım. İletilmiş."

"Kahvaltıyı nasıl yapacağız burada?"

"Çok aç mısın?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır. Zaten ben yapmasam da olur. Senin için söyledim."

Derin bir nefes verdi. "Kahvaltı yapacaksın Öğretmen Hanım. Köylüler gelsin, bir evde yaparız."

"Peki. Yaparım. Ne zaman gelecekler?"

Telefonundan saate baktı. "Bir saate gelirler büyük ihtimalle."

"Bekleyelim o zaman."

Birlikte yine dün akşamki gibi sıralara oturmuştuk.

Gözlerimi beyaz tahtadan ayırıp Komutan'a döndüm.

"Ben de seninle aynı fikirdeyim galiba."

Ela gözleri bana döndüğünde kaşları hafifçe çatılmıştı. "Anlamadım." dedi.

Ufak bir tebessüm oluştu yüzümde. "Seninle ilkokul arkadaşı olmayı isterdim. Hayatıma güzel şeyler katardın."

Yüzünde şaşkın bir gülümseme oluşmuştu. Ne diyeceğini bilemediğini anlamak çok zor değildi.

"Bir de-" diye ekledim. Kaşları tekrardan hafifçe çatılmıştı. "Türküleri sevdim ben. Her şeye rağmen güzel şeyler."

Çenesindeki çukur yine kendini göstermişti. Şaşkındı ama gülüyordu. Güzel de gülüyordu.

"Dünkü türkü sayesinde mi?"

Başımı sallayarak onayladım. "Dünkü türkü içimde güzel bir his uyandırdı."

"Sevindim Öğretmen Hanım."

"Köylüler gelmişler, gidip Hasan ve Halil'in evlerinde kahvaltı yapalım. Sonra da çocukları okula göndermeleri için köylüleri ikna edelim."

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin