"Korkularımız albayım, bizim en büyük prangalarımız. Bazen kuracağımız bir cümleyi ağzımıza tıkan, bazen atacağımız bir adımda ayağımızın havada kalmasına sebep olan korkularımız. Ya geç kalırsak? Ya o korkulara takılıp da bazı şeylere geç kalırsak?"
°°°
Tıklanan kapı ile gözlerimi yavaşça açtım. Kapı tekrar çalarken ayağa kalkıp kapıya gittim.
"Bir insan uykudan uyandığında bu kadar güzel olmamalı."
Asrın'ın bana bakarak dediği şey ile gülümsedim. "Sana da günaydın canımın içi."
"Günaydın çiçeğim."
"Sabah sabah bir şey olmadı değil mi?"
Asrın, başını iki yana salladı. "Göreve gidiyoruz da haber vereyim dedim."
"Uzun sürer mi?"
Omuz silkti. "Sanmıyorum ama belli de olmaz."
Başımı sallayarak onayladım ve kollarımı beline doladım. "Dikkat et kendine olur mu? Diğerleri de çok dikkat etsin. Eksiksiz gelin lütfen."
Dudaklarını saçlarıma bastırdı ardından burnunu boyun girintime soktu. Birkaç saniye öylece kaldı. "Ederim." diye mırıldandı. "Edeceğim."
Geri çekildiğimizde "Sen ne yapacaksın bugün?" diye sordu.
"Çarşıya inmem gerek. Çocukların karnelerini vermedim hâlâ. İlçeden onları alacağım bir de ufak hediyeler alacağım. "
"Kendine dikkat ediyorsun, tamam mı iki gözümün çiçeği?"
"Tamam tamam, merak etme sen beni."
"Gidiyorum."
"Güle güle."
Asrın, koridorun sonuna doğru giderken ben de odama girmiştim tekrardan. Boşaltmayı bekleyen valizime baktım. Dün geldiğimizde çok yorgun olduğum için direkt bırakmıştım böylece.
Banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım ardından saçlarımı da at kuyruğu yapıp yatağımı düzelttim.
Çalan telefonumla yaptığım işe ara verip komodinin üzerinden telefonumu aldım.
"Efendim Yaren?"
"N'aber?"
"Odamı toparlıyorum. Dün geldiğim gibi bıraktım her şeyi. Senden n'aber?"
"İyi benden de biletimi aldığımı haber verecektim abime ama telefonu kapalı."
Bir yandan da valizi yatağımın üzerine boşaltırken "Göreve gitti güzelim o. Çok olmadı gideli." dedim.
"E bana haber vermedi." dedi ve birkaç saniye duraksadı. "Heh tamam, mesaj atmış. Yeni görüyorum."
"E sen ne zaman geleceksin?"
"Perşembe öğlene aldım bileti. Akşamüstü orada olurum."
"Tamamdır. Abine mesaj at sen yine de. Görev dönüşü görür."
"Peki. Kolay gelsin sana."
"Teşekkür ederim bebeğim."
Telefonu kapatıp tekrar işlerime döndüm. Kısa sürede bunları halledip ilçeye inmem gerekiyordu.
Tıklanan kapı ile son kıyafeti de dolaba koyup kapıyı açtım.
"Buyur Yağız?"
"Asrın Üsteğmenim göreve gitmeden bunu bıraktı. Çarşıya gidecekmişsin galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...