-kırkdokuz-

19.5K 1K 481
                                    

"Hayat albayım, hayatını bir anda çıkarır karşına. Bazen bir kapı önünde bulursun hayatını bazen bir otobüste. Sen anlamazsın albayım, kendini yalnız hissedersin. Her şey bir anda olur, yüreğin bir anda atar onun için. Bir bakmışsın hayatını, hayatına göre yaşarsın."

°°°

Sare, Gözdelerin kapısını tıklatırken Gözde'nin çoktan hastaneye gittiğini biliyordu. Gözde'yi aradığında Kutay ve Gökhan'ın da Efe ve Yağız'ın soruşturması ile ilgili bilgi almak için askeriyeye gittiğini öğrenmişti.

"Hâlâ uyanmadın mı ya?" diye mırıldandı kendi kendine. Kapıyı tıklatmaya son verip zile bastı. Birkaç kez basışının ardından Ceyhun'un uzaktan gelen sesi ulaşmıştı kulağına.

"Bu saatte kim bu ya? Uyuyoruz herhalde, anca geldik."

Sare, Ceyhun'un söylenmelerine gülerken Ceyhun sonunda kapıyı açmıştı.

"Sare?" dedi şaşkınca.

"Sare değil canım Eda."

Ceyhun omuz silkerek "Yo, Sare." demişti.

"Ceyhun beni içeri alacak mısın? Simitler buz gibi oldu senin yüzünden."

"Ha!" dedi Ceyhun kendine gelirken. "Tabi, geç ama Gözde ve eşi olacak arkadaşım yok. Kutay da gitmişti galiba hatırlamıyorum."

Sare sandaletlerini çıkarıp içeri girdi. "Bu saate kadar uyunur mu ya?"

"Saat kaç ki?"

Sare, sol kolundaki saatine baktı. "9'a 10 var."

Ceyhun yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu. "Bana şaka yaptığını söyle lütfen."

Sare, mutfağa doğru ilerlerken Ceyhun da peşinden ilerliyordu. "Şaka falan yapmıyorum. Ben senin uyanmış olduğunu düşünerek gelmiştim."

"Sabahın köründe niye geliyorsun ki sen? Uyuyordum ben."

Sare göz devirerek simitleri fırın tepsisine yerleştirdi. "Kahvaltı yapmaya geldim. Hadi sen de git elini yüzünü yıka sonra da gelip bana yardım et. Beleşe kahvaltı yok." Ceyhun içten bir of çekti. "Oflama bana. Çabuk ol, simitler ısınana kadar gelmiş ol."

"Siz nasıl isterseniz prenses hazretleri."

Ceyhun banyoya doğru yol alırken Sare de kahvaltılıkları çıkarmaya koyulmuştu.

Kısa süre içinde Ceyhun elini yüzünü yıkamış, üzerini değiştirmiş bir şekilde gelmişti Sare'nin yanına.

"Ayran aldım hiç çay yapmayla uğraşmayalım diye ama sorun olur mu?"

"Yo, iyi yapmışsın. Simitleri çıkarayım ben ısınmıştır."

"Tamamdır. Ben oturuyorum o zaman."

Sare balkondaki masaya oturup büyük boy ayranı bardaklara doldurmuştu. Ceyhun da tabağa koyduğu simitlerle yanına gelmişti.

Simitleri yemeye başladıklarında Ceyhun genişçe gülümsedi. "Sen baya alışmuşsın Cizre'ye. Simiti nereden alacağını bile öğrenmişssin."

"Alıştım tabi. Çok sevdim Cizre'yi."

"Sen nerelisin?"

Sare ağzındaki lokmayı yutup bir yudum ayranından aldı.

"İstanbul'da doğdum ve bir süre İstanbul'da büyüdüm ama aslen Urfalıyım. Yani babam Urfalı. Aslında annem de Urfalı."

"Gerçekten Urfalı mısın?"

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin