-altmış-

14.8K 875 536
                                    

"İki kalbi birbirine yüzükler mi bağlar albayım? Hayır albayım, o kalpler daha ilk günden birbirine bağlıdır. Yüzükler sadece onun nişanıdır. O bağı kimse göremez ama yüzükler o bağı herkese gösterir."

°°°

"Her şey hazır mı ya?" diye sordum kızlara. "Hazırlanayım mı artık?"

"Sakin olsana bir ya." dedi Eda sitemli sesiyle. "Hazır her şey. Elbiseni giy, saçını makyajını yapalım."

Makyaj yaptığım sayılı günlerden birindeydik yine. Sevmesem de bu kez isteyerek yaptıracaktım.

"Tamam o zaman. Giyiniyorum ben."

Ayşe teyzenin evindeydik. Kutay, Umay, Gözde, Gökhan, Miray ve Eda buradaydı. Kemal abi, Ayla abla ve Umut da benim yanımda olmak istedikleri için erken gelmişlerdi. Diğerleri Asrınlarla birlikte gelecekti. Ayşe teyze ve Feride Sultan tüm sakinliğiyle salonda oturuyordu ben ise heyecanla koşturuyordum.

Feride Sultan'ın odasına geçip yatağın üzerinde duran yeşil elbisemi askısından çıkardım. Yaren'in yoğun ısrarları üzerine bu elbiseyi almıştım. Hoşuma da gitmişti ama emin olmamıştım. Yaren ise sürekli çok güzel olduğunu söyleyerek aldırmıştı bana bu elbiseyi.

Elbisemi dikkatlice giydim. Tepeden toplu olan saçlarımı açıp kızlara seslendim.

"Geldik!"

Kızların hepsi birlikte odaya girmişlerdir. Onlar hazırdı zaten, hazırlanması gereken tek kişi bendim.

"Saçlarını maşa yapıp açık bırakalım. Kahküllerimi de düzeltiriz, güzel olur."

"Bana sormayın Umay, beynim düşüncelere kapalı şu anda. Kendimi size bıraktım."

Kızlar gülüşerek işlerine koyuldular. Umay saçlarımı su dalgası yapmakla uğraşırken Eda da makyajımla ilgileniyordu. Gözde ve Miray da ona fikir veriyorlardı.

"Cemal abi de gelecek mi bu akşam?"

"Gelecek. Asrın, onun istemesini istemiş ama Cemal abi Asrın'ın babasının istemesini daha uygun bulmuş. Sadece gelecek, belki kurdeleyi o keser."

"Yüzükler Asrın'da değil mi?"

"Evet, o getirecek."

"Çok güzel yüzükler ya." dedi Eda. Askeriyedekiler görmüştü yüzükleri. Umay görmemişti, bugün görecekti.

"Bir tek ben görmedim herhalde."

"Galiba."

Yarım saatin sonunda hazırdım. Oturduğum sandalyeden kalkmadan altı temiz olan ayakkabılarımı da giydim ve öyle kalktım. Karşımdaki boy aynasından aksimi süzdüm. Güzel olmuştum, elbisem belime tam oturmuş, arkası biraz yere değiyordu. Önü kısaydı, dizlerime geliyordu.

Tıklanan kapı ile gözlerimi aynadan ayırdım. "Gel."

Kutay, içeri girdi. "Hale yoğunsanız diye sizi aramamış da beni aradı. Ben de konuşabileceğini söyleyince seni istedi." diyerek kulağındaki telefonu bana uzattı.

Hale gelemeyecekti. Aslında gelmeyi çok istemişti ama Göktuğ hasta olduğu için gelemiyordu.

"Hale'm." dedim burukça gülümseyerek.

"Özür dilerim yanında olamadığım için." dedi titreyen sesiyle.

"Yaa Hale" dedim gözlerim dolarken. "Ne özrü Allah aşkına. Unuttun mu, sen hep buradasın. Ruhun hep bizim yanımızda."

"Unutur muyum hiç?" dedi Hale gülümsemeye devam ederken. "Ama yine de orada olmak isterdim."

"Olsun canımın içi. Sen benim yakışıklımla ilgilen. Nasıl oldu? Düştü mü ateşi biraz?"

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin