-yirmiüç-

35.6K 1.8K 620
                                    

"Bir adam sevdiğine ağlamalı albayım. Onun yarasına, gülüşüne, ağlayışına ağlamalı. Bir kadın bir adamın gözyaşlarını silmeli albayım. Gözyaşlarından öpmeli adamı. Belki bir gün albayım... Belki bir gün öper beni gözyaşlarımdan."

°°°

Asrın zırhlı araçtan indiği an gözüne ilk çarpan şey okulun sonuna kadar açık olan kapısıydı.

Köy bu saatlerde tenha oluyordu, o yüzden kimse görmemişti olan biteni. Çoğunluk tarladaydı, tarlayı ekime hazırlıyorlardı.

Asrın olduğu yere çakılı kalırken titrek bir nefes almaya çalıştı ama başaramadı.

Kamuflajının dizinin hizasında olan cebinden silahını çıkarıp temkinli adınlarla okula girdi. Tim de arkasından temkinli adımlarla geliyordu.

Asrın direkt sınıfa doğru ilerlerken diğerleri de kütüphane, tuvalet gibi yerlere bakıyorlardı.

Asrın, sınıfa girdiği an diğerlerine "Çabuk buraya gelin!" diye bağırmış ve ayağındaki postalları çıkarıp elleri, ayakları ve ağızları bağlanmış çocukların yanına gitmişti. Hızla çocukları çözerken tim de yanına gelmiş ona yardım ediyordu.

Asrın'ın içindeki korku git gide büyürken aklındaki soruyu sormaya korkuyordu.

"Öğretmeniniz nerede çocuklar?"

Asrın, aklındaki soruyu Ceyhun'un sormasıyla rahatlamıştı.

"Götürdüler öğretmenimizi." dedi Dilan titreyen sesiyle. O kadar korkmuştu ki gözlerinden akan yaşları bile silemiyordu.

Asrın bir şey demeden ayağa kalkıp okuldan çıkmıştı. Telsizden direkt Kemal'i aramıştı. "Öğretmen Hanım' ı götürmüşler komutanım." demişti direkt.

"Çocuklar okuldalar mı?"

"Evet, çocukları bağlamışlar. Öğretmen Hanım'ı götürmüşler. Yine göz dağı vermeye çalışıyorlar ama ben o dağı başlarına yıkarım."

Kemal derin bir nefes aldı. Asrın'ın duyguları her şeyi daha da zorlaştırıyordu ama onu görevden de alamazdı şu anda.

"Telefonu okulda mı?"

Süleyman elindeki telefonu telefonu Asrın'a gösterirken genç adam içinden bir küfür savunmuştu. Beyni o kadar donuktu ki neye, kime küfrettiğini bile bilmiyordu.

"Burada komutanım."

"Sevda'ya ulaşabileceğimiz başka bir alet yok mu peki?"

Asrın kısa bir an düşündü. Sinyalini ulaşılabilecek en ufak bir şey bile onlar için çok işe yarardı.

Aklına gelen şeyle genişçe gülümsedi. "Bileklik." diye mırıldandı.

"Ne bilekliği?" diye sormuştu karşı taraftan Kemal.

"Siyah ipli bir bileklik var bileğinde yani umarım takmıştır bugün. Bileğinde görmüşsünüzdür illaki. Bir ara onu askeriyenin koridorunda bulmuştum, ne olur ne olmaz diye de içine minik bir sinyal cihazı taktırmıştım askerlerden birine. Ondan sonra vermiştim Öğretmen Hanım'a. Oradan buluruz. "

Kemal genişçe gülümsedi. "Aferin oğlum sana. Siz çocukları ailelerine teslim edin. Köyde bekleyin. Ben konumu bulur bulmaz sizi yönlendireceğim."

"Emredersiniz komutanım."

Asrın az da olsa içi rahatlamış bir şekilde okula girdi tekrardan. "Ömer, Süleyman ile birlikte çocukları evlerine bırakın, ailelerine de bilgi verin. Endişelenecek bir şey olmadığını da söyleyin."

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin