"Bazı ufak aksilikler hayatımıza güzel dokunuşlar yapar albayım. Hayatımızın gidişatını değiştirir, bize yön verir. Başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardır albayım. İyi ya da kötü bir sebebi vardır."
°°°
Hayatıma baktığımda cidden şaka gibi geliyordu. Asrın'la yaptığımız planlar, düşüncelerimiz birlikte bir hayat kurmaya yönelikti. Biz evlenecektik ve bunun hazırlıkları ile uğraşıyorduk.
Gözlerim kapıdan giren Asrın'a takıldı. Üniforması üstündeydi yine. Saçlarını daha dün biraz daha kısaltmıştı. Duruşu her zamanki gibi dikti. Ela gözleri her zaman kararlı bakıyordu
Özellikle askeriyenin içinde bir fanusta gibiydi. Belli başlı kuralları vardı ve onların dışına çıkmıyordu."N'apıyorsun çiçeğim?"
"Mobilya bakıyorum."
Dudağının kenarı kıvrılırken tek kaşı da hafifçe havaya kalkmıştı. Sakin adımlarla gelip yanıma oturdu, kolunu omzuma attı.
Dizüstü bilgisayarımı onun da göreceği şekilde ayarlayıp sayfayı kaydırmaya devam ettim. Seçenek çok fazlaydı ama birbirine benzeyen model sayısı da çok fazlaydı.
"Bak şu güzel gibi." diyerek işaret parmağıyla bir model gösterdi.
"Evet, hoşmuş. Sence renk olarak ev nasıl olmalı?"
"Mobilyaların rengi falan mı?" Başımı sallayarak onayladım. "Yani sen nasıl istersin bilemem ama bence gri, siyah, beyaz olmalı. Hem daha şık durur hem de ferah olur."
Gülerek yanağını sıktım. Gri isteyeceğini biliyordum, bile bile sormuştum. Ufak bir çocuğun her şeyini en sevdiği renk olarak alması gibiydi onunki. Her şeyi gri olsun istiyordu. Griye olan bakış açısı çok güzeldi, orası ayrı konu. O, griye bir renk olarak bakmıyordu. Gri onun için hayattı. Hayatın gerçekleriydi.
"Bu modeli işaretleyeyim o zaman. Sonra yine bakarız."
"Tamamdır."
Tekrardan sayfayı kaydırmaya başladım. Asrın sevdiği modelleri söyledikçe işaretleyip ayırdım. Sonrasında onlara tekrar bakmak kolay olacaktı.
"Annenlerle konuştun mu?"
"Ne hakkında?"
"Yarı yıl tatilini beklemeden Kasım tatilinde gideriz İzmir'e diye konuştuk ya hayatım."
"Haa!" dedi uzunca. "Hatırladım tamam da konuşmadım annemle."
"E az kaldı kadına son dakika haber verip emrivaki yapmış gibi olmayalım."
Dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Bir şey olmaz çiçeğim. Konuşuruz."
"İznini ayarlayabildin mi?"
"Ayarladım, ayarladım. Sen merak etme."
Yanımda duran telefonuma uzanıp telefonu elime aldım. "Ben arayayım. Sen kesin yine unutursun bu yoğunluktan."
Rehbere girip numarasını buldum ve arama tuşuna bastım. Birkaç çalışın ardından açılmıştı telefon.
"Efendim güzel kızım?"
"Nasılsın anne?"
"İyiyim, temizlik yapıyorum sabahtan beri. Sen nasılsın? Sağlığın sıhhatin yerinde değil mi?"
"İyiyim anne iyiyim, merak etme. Bir şey demek için aramıştım seni."
"Heh kızım." dedi yumuşacık sesiyle. "Söyle bakalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
Genel Kurgu-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...