-sekseniki-

9.2K 613 184
                                    

"İnsan hisseder albayım. İnsan aşkı kalbinde hissettiği an geleceğe dair bazı şeyleri de hisseder. Aile olmayı da o anda hisseder."

°°°

Korku insanın en büyük düşmanıydı sanırım. İnsan korkunca eli kolu bağlanıyordu. Bir şeyler yapmak istiyor, yapamıyordu.

Yatakta sağa sola dönerken ilk kez Asrın evde olmadığı için korktuğumu hissediyordum. İçimde bir sıkıntı vardı ve geçmiyordu. Yatakta dönüp duruyor, uyuyamıyordum.

Akşam yemeğini kızlarla birlikte yemiştik. Gözde ile Umaylara gitmiştik ve orada geçirmiştik tüm akşamı. Eda seminer için Ankara'ya gittiğinden burada değildi. O gelememişti.

Akşam içimdeki sıkıntıyı kızlara da söylediğimde gece de onlarla kalmamı söylemişlerdi ama istememiştim. Korksam da evimde olmak istiyordum.

Sonunda dayanamayıp yataktan doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yaslayıp kollarımı dizlerimin etrafına doladım.

İçimden bir ses kalkıp karşıya, Gözde'nin yanına, geçmemi söylüyordu ama onun çoktan uyuduğunu biliyordum. Geceleri Kayra onu çok fazla uyandırdığı için erken yatıyordu aksi takdirde uykusunu alamıyor, bedeni yorgun düşüyordu.

Başımı dizlerime yaslayıp gözlerimi kapattım. Bu şekilde uyursam kesinlikle boynum tutulurdu ama başka çarem de yoktu bence.

Tam uykuya dalacağım sırada gelen sesle yerimden sıçradım. Bir anda ellerim titremeye başlarken bugün cesur Sevda'ya ne olduğunu merak ediyordum.

Yavaşça yataktan çıktım ve komodinin üzerinden telefonumu elime aldım. Parmaklarımın ucuna basa basa salona doğru ilerledim. Bacaklarımın üzerine zor duruyordum çünkü gerçekten çok fazla korkuyordum.

Salonun kapısına geldiğimde nefesimi tuttum. İçimden üçe kadar sayıp içeriye doğru döndüm. Tam bu sırada tanıdık bir barut kokusu ile burun buruna gelmiştim. Bir anda içimdeki tüm korkunun yok olduğunu hissederken kollarımı direkt boynuna doladım. Asrın afallamış olacak ki ellerini belime koyması birkaç saniye sürmüştü.

Zifiri karanlıkta onu göremiyordum ama kokusunu duymak yetmişti.

"Hoş geldin." diye fısıldadım kulağına.

"Hoş buldum." dedi. "Hoş buldum da sen iyi misin?"

Kollarımı boynundan ayırıp yanımda duran anahtara bastım ve ışıkları açtım. Sonunda Asrın'ın gözlerini gördüğümde burukça gülümseyerek başımı iki yana salladım.

Elimden tutarak beni kanepenin yanına götürdü ve dizine oturmamı sağladı. Çenemden tutarak bakışlarımı ona çevirmeme yardımcı oldu. "Ne oldu?" diye sordu şefkatli sesiyle.

"Bir şey olmadı aslında ama ilk kez sen olmadığın için tedirgin oldum. Kalbimin ortasına bir sıkıntı çöktü."

Gülümseyerek yüzüme gelen bir tutam saçımı kulağımın arkasına attı. "Beni mi özledin?" diye sorduğunda yüzünde ufacık bir çocuğun şımarık şımarık gülümsemesi hakimdi.

"Korktum, diyorum." diye tekrarladım.

Konsere gittiğimizin ertesi gününün akşamı Asrın ile birlikte çocuklara karne hediyesi almaya gitmiştik. Almıştık da ama eve geldiğimiz gibi görev emri gelmişti ve gitmek zorunda kalmışlardı. 2 gündür yoktu. Kısa sürmüştü bu kez. İçimden defalarca kez kısa bir görev olduğu için şükrettim yoksa gerçekten kendimi kötü hissedecektim.

"Uyuyalım mı?" diye sordu. "Senin de gözlerinden uyku akıyor ben de aşırı yorgunum."

Başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım onu. Ayağa kalkacağım sırada kendimi Asrın'ın kucağında bulmam ile afallasam da sesli bir tepki vermemiştim.

SEVDA -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin