"Hayat albayım, size beklemediğiniz anda beklemediğiniz şeyler sunar. Bazen bir yere götürür sizi, oraya hayat buymuş dersiniz. Bazen bir kişiyi çıkarır karşınıza. Ve evet buymuş hayat, dersiniz."
°°°
Piknik yapmayı hep çok sevmiştim. Daha doğrusu piknik yaparken gülüşen, oyunlar oynayan aileleri gördüğümde hep çok kıskanmıştım. Şimdi fark ediyordum ki aslında kıskandığım şey piknik yapan insanlar değil, kalabalık olmalarıymış. O kalabalıktaki samimiyetmiş.
Bugün bizimkilerle birlikte ayarladığımız pikniği gerçekleştirecektik.
Götüreceğim tabak çanağı piknik sepetimiz olmadığı için bez torbalara koyuyorduk.
Arkamda ona verdiğim eşyaları poşetleyerek bana yardımcı olan Asrın'a döndüm. "Bence acilen ufak da olsa bir piknik sepeti almalıyız." dedim.
"Bence de." dedi. "Her seferinde böyle eşya hazırlamak zor olur çünkü."
Çalan kapı ziliyle Asrın'a cevap veremezken onu ardımda bırakıp kapıya ilerledim. Kapı deliğinden Gözde ve Gökhan'ın geldiğini görüp kapıyı açtım. "Hoş geldiniz." diyerek elimle içeriyi gösterdim. "Geçin içeri." dedim.
"Yok." dediler. Gökhan, "Hazırsanız çıkalım, Elifler çıkıyorlardı. Pencereden gördüm." dedi.
"Çok az kaldı. Siz burada bekleyin o zaman. Biz ayarlayıp gelelim."
Onların onayını aldıktan sonra tekrar mutfağa döndüm. Asrın geriye kalan her şeyi halletmişti. "Gökhanlar mı gelmiş?" diye sordu.
"Evet. Bizi bekliyorlar. Gidelim mi?"
Yerdeki poşetleri alıp "Gidelim çiçeğim." dedi.
Ben önden o arkadan kapıya geldiğimizde Asrın Gökhanlarla selamlaşırken ben de hemen odadan çantamı alıp geri dönmüştüm.
Kapıyı kilitledikten sonra dördümüz ve Kayra Bey olarak aşağı indik. Gökhan'ın dediği gibi Eliflerin arabası yoktu, gitmiş olmalıydılar.
Geçen sefer Urfa'ya gittiğimiz gibi gidecektik pikniğe. Biz Gözdelerle, Edalar askeriyeden direkt olarak Miraylarla birlikte gidecekti. Umaylar da Kutaylarla birlikte gidecekti.
Arabaya yerleştiğimizde radyoyu açmamayı tercih etmiştim. Arabada bir sessizlik hakimdi ve bu sessizliği ara ara Kayra'nın huysuzlanmaları bozuyordu.
✨
Piknik alanına geldiğimizde buraya daha önce hiç gelmediğimi fark etmiştim. Kocaman bir yerdi ve çok güzeldi.
Gelir gelmez kahvaltıyı yapmıştık. Sonra da herkes bir yere dağılmıştı. Tuğra ve Elif, Birce'yi oyun parkına götürmüştü. Gözde ve Gökhan uyuyan oğullarını bize emanet edip dolaşmaya karar vermişlerdi. Kayra doğduğundan beri birbirlerine daha az vakit ayırır oldukları için baş başa kalmak istemişlerdi. Ceyhunlar ve Süleymanlar da grup halinde topu alıp voleybol sahasına gitmişlerdi. Umay ve Kutay da piknik alanının girişine doğru yürüyeceklerini söyleyip gitmişlerdi.
Ben yere serdiğimiz örtüye uzanmış başımı Asrın'ın dizine koymuştum. Kayra da pusetinde yanımızdaydı. Gözümüzün önünden ayırmıyorduk onu.
"Sanki kendi çocuğumuz doğmuş da onunla birlikte ailecek pikniğe gelmişiz gibi oldu."
Asrın'ın dediği şey beni gülümsetmişti. "O da olur canımın içi." dedim. "Kendi çocuğumuzla ailecek de geliriz. Biraz büyüdüğünde biz de Elifler gibi onu parka götürürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...