"Kavuşmalar vardır albayım, sımsıkı sarılmalar vardır. İnsanlar kavuşmaları albayım. Bazen ayrılıkların sevdaya dahil olması yetmez çünkü. Bazen gönül kavuşma ister."
°°°
"Mahallenin tüm insanları da bilmeden insanları yargılamaması gerektiğini anlamış."
Zehra, Türkçe kitabındaki okuma metnini bitirince kitabı kapatıp ayağa kalktım. "Evet, beğendiniz mi bakalım bu metnimizi?"
Çocukların tamamı beni onaylayan mırıltılar çıkartırken genişçe gülümsedim. Hepsi yaz tatilinde okumalarını öyle güzel ilerletmişti ki hayran kalmıştım.
"Bugünlük sizi erken bırakıyorum. Bir yere gitmem gerek, o yüzden diğer derslerimiz işlemeyeceğiz."
"Sadece bugünlük mü öğretmenim?"
Başımı sallayarak onayladım Dilan'ı. "Evet güzelim. Sadece bugünlük."
Hepsi eşyalarını toplayıp ayaklandılar. "Görüşürüz öğretmenim." diyerek el salladılar. Tek tek sınıftan çıktılar. Ben de çantamı toparlayıp çıktım. Okulun kapısını kilitleyip nöbetçi askerlere selam verdim ve arabaya bindim. Bu dönem tek başıma gidip gelebiliyordum okula. Son zamanlarda Asrınlar da çok yoğun olunca tek başıma gidip gelmek zorunda kalmıştım. Bu benim canıma minnet olsa da Asrın'ın pek hoşuna giden bir durum değildi, aklı bende kalıyordu.
Kemerimi bağlayıp çantamdan telefonumu çıkardım. Son aramalardan Komutan'ım yazısını bulup arama tuşuna tıkladım.
Uzun uzun birkaç çalışın ardından cevaplandı arama.
"Efendim çiçeğim?"
"Müsait miydin?"
"Müsaitim merak etme. Dosyalarla uğraşıyordum."
"Kolay gelsin. Ben okuldan çıktım da havaalanına gidiyorum. Haberin olsun diye aradım."
"Tamamdır. Ben de gelmek isterdim ama bugün hiç vaktim yok. Sen biliyorsun değil mi Ayşe teyzenin evini?"
"Dün konuştum da dükkanda olurum, buraya gelin, dedi."
"Tamam o zaman. Dikkat et kendine."
"Sen de dikkatli ol canımın içi."
Telefonu kapatıp tekrar çantama koydum ve kontağı çalıştırdım. Camı biraz açıp köyün çıkışına doğru ilerledim. Radyoda Kara Tren türküsü çalıyordu.
Türkü dinlemeye öyle bir alışmıştım ki artık Asrın yanımda olsun ya da olmasın istemsizce elim türkülere gidiyordu.
Havalimanına kadar hiç durmamıştım. Arabayı havalimanının otoparkına park edip iç hatlardan içeri girdim. Feride Sultan'ın uçağı inmiş olmalıydı. Birazdan gelirdi.
Yaklaşık 10 dakika sonra elinde valizi ile gelen Feride Sultan'ı görmüştüm. Hızlı adımlarla yanına doğru ilerledim. Sıkıca sarıldım boynuna. "Canımın içi." diye mırıldandım.
"Güzel kızım benim." dedi yanaklarıma koca birer öpücük kondururken.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum."
Bir elimle valizini sürüklerken diğer elimde de onun elini sıkıca kavramıştım. Otoparka gelince valizi bagaja koydum. "Geç bakalım." diyerek ön koltuğa geçmesi için kapıyı açtım. Ardından kendim de şoför koltuğuna oturdum.
"Artık yanımdasın he Feride Sultan?"
Gülerek başını salladı. "Bundan sonra gözüm üzerinde hanımefendi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...