"Yıllar boyu kahramanlar can verdi albayım. Bu bayrak dalgalansın, bu millet var olsun, vatan sağ olsun diye nice canlar gözünü bile kırpmadan şehadete koştu. Kahramanlar hep can verdi albayım, yurdu yaşatmak için."
°°°
Aynı yirmi dört saat içinde yitirdiğimiz on iki canın anısına...
Yazardan
İnsan özlemekten ne zaman yorulurdu? İnsan canı gibi sevdiğini en fazla ne kadar özleyebilirdi?
Asrın küçükken hayran olduğu dayısının adımlarının aynısıyla ilerlerken ara ara başını kaldırıp şehitliğin üzerinde dalgalanan bayrağa bakıyordu. Yıllardır acısını bir nebze dindiren şeylerden birisi minik Göktuğ'u görmekti diğeri de korkusuzca dalgalanan Ay yıldızı görmekti.
Gelmek istediği yere geldiğinde mezar taşını kenarına oturup toprağın üzerindeki kurumuş otları temizledi. Ardından getirdiği çiçekleri bir bir toprakla buluşturup can kardeşinin mezarını renklendirdi.
"Göktuğ Kızıltepe..." diye mırıldanırken sesinde saf bir sitem vardı. "Şehadetinin kaçıncı yılı olduğunu umursamıyorum artık. Kızım senin fotoğrafını gösterip de amca dediği günden bu yana unuttum yılları."
Gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Göktuğ aklına her geldiğinde olduğu gibi bir tarafı gururla dimdik dururken diğer yanı acıyla, özlemle kıvranıyordu. Asrın kardeşini özlüyordu. Onu öyle çok özlüyordu ki bazen koca timin arasında kendini yapayalnız hissediyordu.
"Aybüke seni hiç görmedi ama seni çok seviyor. Sanırım hayatta olsan onu çok seveceğini hissediyor."
Asrın başını mezar taşına yaslayıp gözyaşlarını saklamaya çalışsa da bu boş bir çabaydı. Onu çok uzaktan gören birisi bile ağladığını anlardı. Öyle ağlıyordu.
"Bana kızıyorsundur eminim şehidin arkasından ağlanmaz, diyorsundur ama o zaman izin verseydin de ben şehit olsaydım. Sen denerdin ağlamadan dimdik durabilmeyi."
Asrın'ın zihni bir anda yıllar öncesine giderken unutmak istediği o gün bir kez daha gözleri önüne gelmişti.
Yıllar Öncesi, Cizre
Asrın bahçede timle oturmuş sessizce onların muhabbetini dinlerken yanlarına yaklaşan Göktuğ'u fark etmişti. "Dikkat!" diyerek ayağa kalkarken tim arkadaşları da ona eşlik etmişti.
Göktuğ tüm havasıyla "Oturun beyler." diyerek onları oturtmuştu. Üzerindeki sivil kıyafetlerinden dışarı çıkacağı anlaşılıyordu. Tim bunu merak etse de sormaya çekiniyordu, ne kadar abi gibi davrandığı zamanlar olsa da komutandı o. Hesap sorar gibi sorular sorulamazdı.
"Nasıl olmuş beyler? Yengeniz beğenir mi?"
Ceyhun uzun bir ıslık çalarak "On numara beş yıldızsınız komutanım." dediğinde diğer tüm üyeleri de ona katıldığını belli eden mırıltılarda bulunmuştu.
Göktuğ güneş gözlüğünü çıkartırken time havalı bir bakış atmayı da ihmal etmemişti. "Yengenizle ilk buluşmamız. Dua edin de iyi geçsin."
Gökhan sırıtarak "İyi geçmezse vay bizim halimize komutanım. Şınavlardan şınav, mekiklerden mekik, turlardan tur beğeniriz." dediğinde herkes söylediği şeye gülmüştü.
"Asrın, sen de merkeze gidecektin bugün değil mi?"
"Evet komutanım."
Asrın'ın Göktuğ ile arasındaki bağ çok farklı olsa da askeriye içerisinde kolay kolay asker komutan mesafesini bozmazdı. Göktuğ da bundan memnun olduğu için ona göre davranırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
Tiểu Thuyết Chung-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...