"Her insanın kalbi gözlerine yansımaz albayım. Ya da insan tüm kalbiyle sevmediği bir insanın kalbini gözlerinden okuyamaz. Sevgi, kalbi gözlerden okutur albayım. Bir bakışla tüm kalbi görür seven insan."
°°°
Gözlerimi telefonumun zil sesiyle açarken Yaren'i uyandırmadan yanından kalktım ve telefonumu alıp odadan çıktım.
Salona geçtiğimde telefonu açtım. "Efendim Sultanım?"
"Canımın içi, nasılsın? Dün de arayamadım seni. Gittiniz değil mi İzmir'e?"
Şefkat dolu sesiyle içim yumuşacık olmuştu. Uzun zamandır karşılıklı oturup konuşamamıştık. Onunla anne kız gibi sohbet etmeyi özlemiştim ama son zamanlarda o kadar fazla şey yaşamıştık ki gerçekten birbirimize zaman bulamaz olmuştuk.
"Geldik canımın içi. Dün sabah uçağımız vardı. Hatta bugün de Asrın'ın akrabaları ile tanışacağım."
"Gerçekten mi?" diye sorduğunda sesinde garip bir şaşkınlık vardı. "Aman kızım canını falan sıkacak olurlarsa duymayıver onları. Bir kulağından girsin dedikleri, diğerinden çıksın."
Genişçe gülümsedim. "Sen beni merak etme." dedim. "İnsanlarla başa çıkabilirim. Asrın da yanımda zaten. Kimse olmasa bile Yaren onlara ağızlarının payını verir. Aklın bende kalmasın."
"Kolaydı o." diyerek sitem etti. "İleride bir yavrun olunca anlarsın ne hissettiğimi."
"İnşallah o günleri görürüz de anlarım."
"Görürüz, görürüz." dedi neşeli sesiyle.
Ben de ona eşlik edip güldüm. Bir gün anne olduğumda onun da yanımda olacağını bilmek güven veriyordu. Bu kutsal görevi tek başıma üstlenmek zor gelebilirdi ama ondan destek almak beni güçlendirirdi.
Yaklaşık yarım saat konuştuktan sonra kapatmıştık telefonu. Saat hâlâ erken olduğu için bende başka kimse uyanmamıştı. Mutfağa geçtim. Malzemeleri çıkarıp menemen hazırlamaya koyuldum.
Asrın seviyordu menemen yemeyi. Onun için hazırlayacaktım.
Menemen ocakta pişerken ufak bir tabağa peynir dilimlemeye koyuldum. Belime dolanan ellerle irkilirken burnuma dolan tanıdık koku ile gülümseyerek başımı Asrın'ın göğsüne yasladım. Burnunu saçlarıma bastırıp kokusunu derin derin içine çekti. "Benim müstakbel eşim bana ve aileme kahvaltı hazırlıyor ha?" dedi hoşuma giden bir tınıyla. "Yardım edeyim mi?"
"Olur." diyerek başımı salladım. "Sen seviyorsun diye menemen yaptım."
Tavanın kapağını açıp pişen menemenin kokusunu içine çekti. "Mis gibi kokuyor. Ellerine sağlık Sevda'm." dedi ve yanağıma ufak bir buse kondurup geri çekildi.
"Feride Sultan aradı sabah. O yüzden erken uyandım."
"Nasılmış?"
"Gayet iyi." dedim. "Sizinkilerle tanışacağımı duyunca biraz endişelendi o kadar."
Derin bir iç çekti. "O konuda ben de endişeliyim ama güzeller güzeli nişanlımı akrabalarıma yem edecek de değilim."
Güldüm. Bundan çok emindim, konu ben olduğumda herkesin karşısında durabileceğini gözlerinden bile görüyordum.
"Ne zaman gelirler sence?"
"Öğleden sonra gelirler. Yani ben lisedeyken yaptıkları aile toplantıları hep öyle olurdu."
"Anladım." diye mırıldandım ve dilimlediğim peynirlerin tabağını masaya yerleştirdim. "Dayından bahsetmiştin ya bir kere bana. O gelir mi peki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA -Tamamlandı-
General Fiction-yorumlarda spoiler olabilir- "Sevmezler Öğretmen Hanım. Burada öğretmenleri sevmezler. Acımadan öldürürler seni, Aybüke Öğretmen'i Necmettin Öğretmen'i şehit ettikleri gibi seni de şehit ederler. Acımazlar, gözlerini bile kırpmazlar. Hiç mi acımıyo...