Arat ofisinde oturmuş gelecek haftaki iş planı üzerinde çalışıyordu. Önlerinde önemli bir ortaklık söz konusuydu ve herşey kusursuz olmak zorundaydı.
Ofis telefonundan sekreterini aradı.
"Merve Hanım son iki ayın finans raporlarını ve gelecek ay için hazırlanan bütçe çizergesini odama getirin. Bir de sütsüz kahve."
Birkaç dakika sonra sekreter istediği evrakları getirmişti. Bir yandan evrakları incelerken diğer yandan da sekreterine gerekli direktifleri verip, not aldırmaya başladı.
"Tamam bugünlük bu kadar yeterli. Siz finans departmanına bu evrakları götürün ve yarın saat ikide toplantı yapacağımı bölüm müdürlerine iletin. Herkes toplantı salonuna aylık raporlar ve planlamalarıyla birlikte gelsin."
"Nasıl isterseniz efendim. İzninizle."
Merve odadan çıkmak üzereyken Arat onu tekrardan durdurdu.
"Merve Hanım yarım saat sonra bana Hakan Bey'i gönderebilir misiniz?"
"Tabiki efendim."
Merve odadan çıktığında Arat koltuğunda geriye yaslanıp başını arkaya attı. Yoğun programı yüzünden eve de doğru düzgün uğrayamaz olmuştu.
Saklı Bahçe'de o gün olanlardan sonra Hira'ya bir ders vermek için aralarına biraz mesafe koymuştu. Eskisi gibi yakın davranmıyor aksine mümkün olduğunca ondan uzak durmaya çalışıyordu.
"Çok aptalcaydı Hira. Hala çocukça davranmaktan vazgeçmiyorsun değil mi?"
Arat ayağa kalkıp ofisteki dolaplardan birinden viski şisesini çıkardı. Normalde iş yerindeyken içmezdi. Bu aralar yapılacak olan ortaklık anlaşması ve üzerine tuz biber eken Hira'yla münasebeti canını sıkıyordu.
Ofisin kapısı tıklatılınca Arat hemen şişeyi ve bardağı ait oldukları dolaba geri bıraktı.
"Gel."
Kapı açılınca sevdiği kadının hasret kaldığı yüzünü görmeyi beklemiyordu. Çok istiyordu ona dokunmayı belki ama öncesinde hatasını iyice anlamasını bekliyordu.
"Kaç gündür eve gelmeyince merak ettim. İyi misin?"
"Gördüğün gibi. Gayet iyiyim."
Lafı fazla uzatmadan masasına geri oturdu. Aklı ve yüreği varlığıyla odayı bütünüyle dolduran kadındaydı. Fakat ilgisini önündeki evraklara vermişti. Yada vermeye çabalıyordu ki bu pek kolay birşey değildi.
"Pekala demek böyle oynamak istiyorsun."
Arat başını kaldırıp elinden geldiğince duygusuz bir ifadeyle Hira'ya baktı.
"Oyun oynamayı en iyi sen bilirsin."
"Ah gerçekten Arat ciddi misin sen? Ne zaman böyle yapmaya bir son vereceksin. Ne yapmamı bekliyorsun benden? Ayaklarına mı kapanayım? Ağlayıp diz çöküp özür mü dileyeyim söylesene? Dayanamıyorum bana böyle uzak davranmana, katlanamıyorum görmüyor musun?"
Arat herhangi bir cevap vermeyince Hira başını iki yana sallayıp konuşmasını sürdürdü.
"Tamam. İstediğin gibi olsun. Ben gidiyorum ve sen lanet olasıca ofisine kendini kapatmaya devam edebilirsin."
Arkasını dönüp tam odadan çıkacağı sırada kendisini bir anda kapıyla Arat arasında buldu. Yüzleri birbirine öylesine yakındı ki Hira bu yakınlığa ne kadar hasret kaldığını bir kez daha anlamıştı.
"Özür dileme."
"Ama amacın bu değil miydi?"
"Boş bir özrün anlamı olmazdı benim için. Sadece gerçekten pişman olmanı istedim. Bana güvenmeyi öğren istedim."
Arat gözlerini Hira'nın yüzünde gezindirdikten sonra yine onun güzel gözlerinde durakladı.
"Ama gel gör ki her zaman ki gibi asi tavırlarından hiç vazgeçmiyorsun. Ben seninle ne yapacağım böyle?"
"Sana ne demeli? Seni o kızla görünce ben nasıl hissettim zannediyorsun?"
"Hala anlamıyor musun? Ben ömrümce sadece bir kadını sevdim, sadece ona taptım. Ve o kadın senden başkası değil Hira. Yaşadığım müddetçe de hayatımda tek sen olacaksın."
"Bende seni seviyorum."
Hira kollarını Arat'ın boynuna doğru uzatıp ellerini ensesinde birleştirdi. Nihayet özlediği dudakların tadına varabilecekti.
Tabi o an kapı çalmasaydı...
Arat istemeyerekte olsa kendini Hira'nın bedeninden ayırmak zorunda kaldı. Hira'yı nazikçe koltuğa oturturken kapıda bekleyen kişiye seslendi.
"Gel"
"Beni emretmişsiniz Arat Bey."
"Ne demeye yarım saat dediysem keşke bir saat deseydim."
O kadar sessiz söylemişti ki bunu sadece Hira duyabilirmişti.
"Anlamadım Arat Bey ne dediniz?"
"Hayır. Yani evet siz beni yan odada bekleyin geliyorum birazdan."
Hakan şaşırmış haldeki ifadesiyle Arat'ın dediğini yapıp ofisten dışarıya çıktı. Hira olan biteni gülümseyerek izliyordu. Arat'ı ilk kez bocalarken görmüştü ve bu kendisini oldukça eğlendirmişti. Oturduğu yerden kalkıp sevgilisinin yanına ilerledi. Tam önüne geldiğinde durdu.
"Barıştık mı?"
"Hmm...öyle kolay kurtulabileceğini zannetme elimden."
Arat uzanıp Hira'nın belinden tuttu ve kendi bedenine yapıştırdı onu. Elini kaldırıp nazikçe yanağına dokundu. Onun tenini kendi duyularıyla hissetmeyi seviyordu.
"Eve gitmeliyim sevgilim. Sonra da abimle buluşacağıma söz verdim." Külliyen yalan(!)
"Ne o? Kaçıyor musun şimdi de benden?"
"Aynı yerde yaşıyoruz unuttun mu? Hem senden nasıl olur da kaçabilirim her yolum sana çıkarken?"
"Sen böyle konuşurken asıl ben seni kollarımdan nasıl ayırabilirim?"
Hira ellerini aralarına set koymak istercesine kaldırıp Arat'ın göğsüne bıraktı.
"Yan odada bir çalışanının hala seni bekliyor olduğunu unutuyorsun sevgilim?"
"Beklesin. Yapacak daha önemli işlerim var."
"Bu önemli iş ben mi oluyorum?"
"Seninle geçirdiğim her dakika öyle."
"Bense benden sıkılmaya başladığını düşünmüştüm oysa ki."
"Bunun olması muhtemel bile değil sevgilim."
"Sen öyle diyorsan? Pekala artık gitsem iyi olacak, seni de yeterince alıkoydum zaten."
Arat kollarını gevşetince Hira da uzaklaşmak için fırsat bulmuştu. Aslında az önce ki bulunduğu konumdan oldukça hoşnuttu. Ama önce alışveriş merkezine gidip aklına koyduğu planı gerçekleştirmek üzere bir an evvel harekete geçmeliydi.
"Daha önce de söylediğim gibi hiçbirşey senden daha önemli değil. Ama kaçmak istiyorsan peki. İsteğine şimdilik göz yumacağım. Lakin gece seni elimden kimse alamaz bilesin."
"Tekliflere açığım."
Arat tekrardan Hira'nın belinden tutup kendisine mühürledi.
"Ne var biliyor musun sevgilim?"
"Hmm ne varmış?"
"Gece sana yapacaklarımdan sonra kolay kolay ayağa kalkabileceğini zannetmiyorum."
"Çok arsızsınız Arat Bey."
"Sayenizde Hira Hanım."
Hira gülümseyerek sevdiği adamın kollarından çıktı ve el sallayıp odadan ayrıldı. Otoparka gidip arabasını çalıştırıp dosdoğru alışveriş merkezinin yolunu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.