"Hadi ama biri bana bunun tamamen şaka olduğunu söylesin! Gerçek değil bu değil mi? Bir nisan şakası için biraz geç kalmadılar mı sence de?"
"Ne oldu sevgilim?"
"Telefonuna gelen mesaja bakmadın sanırım. Şuan ben bile hala inanabilmiş değilim gerçi."
"Toplantıya girerken kapatmıştım. Neden bir sorun mu var?"
Arat ceketinin cebinden telefonunu çıkartıp gelen whatsapp mesajını okudu.
"Millet iki saate Duru'yla nikahımız var haberiniz olsun. Toplanıp hemen geliyorsunuz. Ayrıntıları daha sonra konuşuruz."
Arat mesajı inanamaz gözlerle okudu. Birden bire ne olmuştu da böyle bir konuda ani bir şekilde hareket ediyorlardı. Kimseye de birşey belli etmemişlerdi üstelik. Ne yani durup dururken mi bu kararı aldılar?
"Gerçekten inanılmaz."
"Bende henüz okudum mesajı. Şaşırmış mı bunlar? Böyle damdan düşer gibi nikah mı kıyılırmış? Ya onca plan, hazırlık ne olacak?"
"Bekle bakalım meselenin aslı astarı neymiş bir ögrenelim."
Arat Egemen'i arayıp olan bitenleri öğrendi. Gülümseyerek telefonunu kapatırken Hira'ya döndü.
"Konuşulanları işittin işte güzelim."
"Halime bir baksana! Nikaha bu kıyafetlerle mi katılacağım ben?"
"Neyi varmış kıyafetlerinin? Sen her halinle harikulâdesin sevgilim."
Kol saatinden zamanı kontrol edip yerinden kalktı. Ofis telefonundan sekreterini arayıp bugün ki randevularını iptal ettikten sonra elini ön koltukta oturmakta olan Hira'ya uzattı.
"Şimdi çıksak bu trafikte anca yetişiriz sevgilim. Nikâha geç kalmayalım."
Hira kendisine uzatılan eli tutup oturduğu yerden doğruldu. El ele ofisten çıkıp asansöre bindiler. Hira'nın suskun olması Arat'ın kafasına takılmıştı. Normal de tanıdığı Hira bu duruma daha aşırı bir tepki gösterirdi. Ama şuan elini tutan sevgilisi suskunluğa bürünmüştü resmen ki bu hiç onluk vir tavır değildi.
Asansörden inip arabaya bindiklerinde Arat onun ruh halini anlamaya çalışıyordu. Ellerini direksiyona koyup arabayı çalıştırmadan önce bir müddet bekledi.
"Hira sorun ne güzelim?"
"Ne ile ilgili anlamadım."
"Nikahtan bahsediyorum. Haberi aldığından beri durgunlaştın nedense. Neler oluyor?"
"Birşey olduğu yok. Sadece...sanırım duygulandım biraz. Evet belki evleneceklerini biliyordum ama yinede ne bileyim...hüzünlendim işte."
"Emin misin? Mesele sadece duygulanmış olmandan mı kaynaklanıyor?"
"Ne demeye çalıştığını anlayamıyorum Arat. Daha açık konuşur musun lütfen? Bir şey mi ima ediyorsun?"
"Bak ben bilmiyorum tamam mı? Bir an sadece seninde evlenmek istediğin düşüncesine kapıldım o kadar. Yanılmışım demek ki."
Arabanın anahtarını çevirip çalıştırmak üzere elini vitese attığında Hira'dan herhangi bir karşılık alamadığını görünce dönüp yüzüne baktı. Bu kadınları anlamak neden bu kadar zor? Biri bana anlatabilir mi?
"Söylesene Arat. Sence ben senin karın olmaya layık değil miyim?"
Arat şaşkınlıkla gözlerini iri iri açıp bedenini ani bir manevrayla Hira'ya çevirdi.
"Sen ciddi olamazsın değil mi?"
"Haklısın ben hakkında ciddi düşünülecek bir kadın değilim!"
Hira sinirle bedenini arabadan dışarıya çıkardı. Sert bir şekilde arabanın kapısını kapatıp otoparkın çıkışına birkaç adım atmıştı ki kolundan tutulup hızlıca aksi yöne doğru çevrildi.
"Sen adamı deli edersin kadın."
"Tabi haklısınız Arat Bey! Ben hoppa bir kadınım çünkü mazallah sizi de bozarım."
Arat onun bu tatli sinirli haline gülmeden edemedi. Yıllardır peşinde köpek olduğu ve evlenmek için yanıp tutuştuğu kadın, şimdi kalkmış onu evlenmek istememekle suçluyordu. Hayat kesinlikle hiç adil değildi. Hemde hiç.
"Evlen benimle Hira. Karım ol."
"Ne? Yanlış duymadım değil mi? Şuan bana resmen evlenme mi teklif ediyorsun sen?"
"Evet aynen öyle sevgilim. Evlen benimle."
Hira'nın öfkeli yüzü, hüzünlü bir alaycılığa bürünürken Arat o an Hira'yı kollarına alıp deli gibi öpmeyi düşlüyordu. Ağzından onu dünyanın en mutlu erkeği yapacak olan cevabı vermesini beklerken gözlerinin içine baktı.
"Bana acımana ihtiyacım varmış gibi mi görünüyorum oradan?"
Beklediğim yanıt kesinlikle bu değildi? Drama filminde falan mıyız biz? Sadece evet dese ve bu mesele kapansa olmaz mıydı sanki? Hayır illa birşeyler dolambaçlı yollardan olmak zorunda öyle ya...
"Ben oldukça ciddiyim güzelim. Sana acımak yapacağım en son şey bile olamaz. Bunu dile getirmiş olman bile çok saçma."
"İstemiyorum. Seninle evlenmeyeceğim tamam mı?"
Arat yakasındaki kravatı gevşetip ellerini beline attı. Alt dudağını dişlemeye başlaması sinsi planlar içerisinde olduğunun işaretiydi. Başını eğdiği yerden kaldırıp ceketinin cebindeki telefonuna uzandı.
"Egemen nerdesiniz?"
"...."
"Tamam nikah memuruna söyle bugün iki nikah kıyacak. Gelince konuşuruz."
Telefonu kapatıp cebine geri bıraktığında Hira'nın yüzünde beliren ifade görülmeye değerdi.
"Arabaya bin Hira. Kıyılacak olan bir nikahımız var."
"Az evvel beni duymadın mı? Sana istemiyorum dedim!"
Arat ellerini iki yanına doğru açıp karşısında evlenmek istemesine rağmen inat direten kadına konuştu.
"Sana fikrini soran oldu mu? Sormuyorum da çünkü ben bugün için ömrümce bekledim. Şimdi seninle evlenme fırsatı elime geçmişken kararımdan döneceğimi mi sandın? Dönmeyeceğim Hira Hanım. Ya şimdi uslu bir kadın olup şu lanet arabaya binersin ya da seni zorla ben bindiririm."
"Yok ya? Zorla bindirecekmiş? Söylesene nasıl yapmayı planlıyorsun bunu? Ben belki seninle evlenme..."
Hira'yı susturan şey Arat'ın karşı konulamaz dudakları olmuştu. Onun dokunuşuyla neye hayır diyeceğini bile unutmuştu Hira.
Arat dudaklarını çekipte yerini birbirlerine değen alınlarını bıraktı. Ardından Hira'nın ellerini avuçları arasına aldı.
"Evlen benimle sevgilim. Bana sadece seninle sahip olabileceğim sonsuz mutluluğu bahşet. Seni seviyorum ve birlikteliğimizi daha farklı bir seviyeye taşımak istiyorum. Karım ol ve mümkün olursa da doğacak çocuğumun annesi. Kısacası seni tamamen bana ait kılmama izin ver."
Hissettiği şeyleri anlatabilecek pek çok kelime vardı belki ama hangisi gerçekten yaşadıklarını doğru olarak aktarabilirdi ki? Bu adamı seviyordu. Hemde uğruna ölümü bile göze alacak kadar. O halde neden teslim olmayı seçmiyordu ki artık? Neden hala inat ediyordu dudaklarından dökülecek tek bir evet kelimesi uğruna?
"Nikahıma geç kalmak istemiyorum Arat. Gidelim mi ne dersin?"
"Yani kabul ediyor musun?"
"Senden başka kiminle evlenmek isteyebilirim ki zaten."
"Düşünmen bile hata olurdu."
Arat gülümseyerek elinden tuttuğu Hira'yı arabanın ön koltuğuna yönlendirdi. Kapısını kapattıktan sonra hemen sürücü tarafına yerleşip yüreğinin derinliklerinden hissettiği mutlulukla nikah dairesinin yolunu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.