Kardelen arabasını Gökmen'in evinin önüne park etti. O havalı bir şekilde inerken, Neşe çekinerek yanlarında ilerleyip evin içerisine girdi. Gökmen'in evinin güzelliğini gördükten sonra kesinlikle onlarla ayrı kulvarlar da olmadığını düşündü. Normalde olsa böyle şeyleri umursamazdı lakin artık umursuyordu.
Gerçekten Rüzgar onunla mutlu olabilir miydi?
Rüzgar'ın ailesiyle tanışmıştı. Her biri de çok samimi ve cana yakın davranmışlardı ona. Haklarını yememek lazımdı. Yine de onların lüks yaşantısında eğreti kalmaz mıydı? Zamanla uyum sağlayabilir miydi peki?
Peki Neşecim sen çok fazla uçmadın mı acaba? Sanki evlenmeniz mümkünmüş gibi konuşuyorsun.
Ayrıca bu tarz şeyleri dert etmek yerine anın tadını çıkarmaya bak!
"Benim odama geçelim isterseniz."
Gökmen iki kızı da peşine takarak merdivenlerden aşağıya indi.
"İşte benim mabedim hanımlar. Rahatınıza bakın."
Kendisini armut koltuğun üzerine bırakıp cebinden telefonu çıkarttı.
"Bakalım Rüzgar neredeymiş önce onu öğrenelim."
"Öğren bakalım."
"Hişşt çalıyor... Alo? Nerdesin kanka?"
"...."
"Tamam evdeyim ben. Haber vereyim dedim. Hadi bekliyorum."
Telefonu cebine geri koyup, kendisine beklentiyle bakan kızlara döndü.
"Neredeyse gelmek üzere. Ben ve Kardelen salona geçiyoruz. Neşe sende burada bekliyorsun tamam mı?"
Neşe heyecanla cevap verdi.
"Pe..peki kapı?"
"Evimin anahtarı onda var. Hadi gidelim Kardelen."
İkili odayı terk ederken Neşe birazdan Rüzgar'ın geleceği gerçeğiyle başbaşa kalmıştı. Acaba kendisini burada görünce tepkisi nasıl olurdu? Mutlu olur muydu yoksa rahatsızlık mı hissederdi? Belki de erkek erkeğe bir gün geçirmek istiyordur olamaz mı?
Neşe kaşlarını çatıp, kafasını hızlıca sağa sola salladı düşüncelerini def etmek istercesine. Rüzgar onu seviyordu sonuçta elbette sevinirdi.
Beklerken canı sıkılmaya başlamıştı. Oturduğu yerden kalkıp odaya göz atmaya karar verdi. Karıştırmayacaktı elbet, sadece göz ucuyla bakacaktı o kadar.
Gezinirken gözüne bir kaç fotoğraf çarptı. Mavi gözlü çocuğu anında tanımıştı. Muzur bir ifadeyle yanındaki esmer çocukla ki bu da kesin Gökmen'di birbirlerinin omuzuna kollarını atmış poz veriyorlardı. Başka bir fotoğrafta da doğum günü pastasının önünde poz vermişlerdi. Parti şapkası ve parlayan koca mavi gözleriyle Rüzgar çok şirin görünüyordu.
"Çok çirkinsin sen yaaa... yerim ben seni!"
"Kimi yiyormuşsun sen bakalım?"
Neşe arkasından gelen sesle yerinde sıçradı. Anında arkasını dönerken sağ baş parmağıyla da damağını ittirdi.
"Ne yapıyorsun sen ya ödümü kopardın."
Rüzgar şüpheci bakışlarla Neşe'yi süzdü.
"Cevap ver bana kimi yiyormuşsun?"
Neşe ne yanıt verse utanacaktı. Söylemezse eğer, söyleyene kadar Rüzgar canından bezdirirdi kesin.
"Kimse değil. Yani şey..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.