Rüzgar beraber bir gelecekleri olup olmayacağı kaygısına düşmüştü. Ona belki dünyaları verebilirdi buna gücü yeterdi. Lakin Neşe'nin bunun için büyük bir bedel ödemesi karşısında.
Gökmen konuyu değiştirmek için başka mevzulara geçiş yapmak istedi. Çünkü Rüzgar çoktan keder ve endişe ağına kapılmış gidiyordu.
Odanın kapısı çalınıp Nesrin kafasını kapıdan uzatınca ikisi de ona döndüler.
"Rüzgar Bey misafirleriniz geldiler. Aşağı salona aldım onları."
Rüzgar Neşe'nin nihayet geldiğini duyunca üzerindeki kara bulutların dağıldığını hissetti.
"Tamam Nesrin teşekkürler."
Nesrin başıyla selamlayıp odadan ayrılırken Rüzgar oturduğu sandalyeden kalkıp Gökmen'le birlikte aşağıya indi. Seslerini rahatça duyabiliyordu. Onlar her ne kadar kısık sesle konuştuklarını sansalarda.
"Oha Neşe şu eve bak. Kim bilir kaç odası vardır. Saray gibi resmen."
"Ben kesin kaybolurdum bu evde. Eminim çıkışı bulmak için navigasyon cihazı kullanıyorlardır."
Rüzgar onun bu fikrine gülmeden edememişti. Salondan içeriye girdiklerinde Armina ve Neşe yakalanmış gibi sus pus oldular bir anda.
"Hoşgeldiniz kızlar. Kahvaltı etmediğinizi varsayıyorum. Derse geçmeden önce birşeyler yemeye ne dersiniz?"
"Valla ben kurt gibi açım ama Neşe'yi bilemem tabi."
"Ben değilim. Teşekkürler."
Neşe'nin karnı o an guruldayınca yer yarılsa da yerin dibine girsem diye düşündü. Gökmen gülümseyip lafa atıldı.
"Beynin tok ama miden aynı fikirde değil sanırım."
Neşe'nin utandığını farkeden Rüzgar uyarırcasına Gökmen'e baktı. Gökmen de ben masumum ifadesiyle ellerini havaya kaldırdı.
"Aslında yersiniz diye düşünüp kahvaltıyı çoktan hazırlatmıştım bahçede ki çardakta. Kahvaltı eder odama geçeriz. Eğer isterseniz bahçede de çalışabiliriz tabiki."
Hep birlikte Rüzgar'ın önderliğiyle bahçeye çıktılar. Neşe ve Armina resmen büyülenmiş gibi bakıyorlardı. Burası resmen cennetten bir köşeydi.
"Rüzgar annenler evlatlık kabul ediyorlar mı?"
"Armina!
"Ne var kızım ya. Kim böyle bir yerde yaşamak istemez ki? Tanrım şu çeşmenin büyüklüğüne bir bak!"
"Siz onun kusuruna bakmayın ne olur. Bazen çenesi fena halde düşebiliyor. Aynen şuanda da olduğu gibi."
"Açık fikirli insanları severim. Arkandan iş çevirmezler."
"Gördüm mü bak sen birde beni beğenme Neşe. Rüzgarcım ne de güzel söyledi. Hay ağzını ö..."
"Armina!"
Gökmen araya girme gereği hissetti.
"Hadi kahvaltılarımızı yapalımda derse geçelim bir an evvel."
Çardakta oturup keyifli bir kahvaltı yaptılar. Neşe normalde yemek yemeyi çok severdi ama nedense Rüzgar'la aynı masada olduğundan mı yoksa başka bir sebepten mi bilemedi iştahı yok gibiydi. Aslında yemek istiyordu ama lokmalar boğazından içeri gitmiyorlardı. Gerçi Gökmen ve Rüzgar da sadece kahve içmişlerdi. Bu gözünden kaçmamıştı ama üstelemedi de. Belki erken saatlerde birşeyler yemiş olabilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampirosSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.