UYUYAN YILAN

3.4K 267 64
                                    

Rüzgar Neşe'nin uyumasını bir müddet seyretmiş ardından evdekilerin uyuyor oluşundan faydalanıp sessizce ön kapıdan evi terketmişti.

Arabasını park ettiği yerden alıp malikaneye doğru yola çıktı. Yüzündeki gülümseme bir an bile silinmezken müzik çalardan bir parça açıp dinlemeye başladı. Tekrardan hayat bulmuş gibi hissediyordu. Şu aşk gerçekten inanılmaz bir şeydi. Kendini tutamayıp arabanın penceresini açtı ve bağırmaya başladı.

"Seviyorum! Herkes duysun beni! Gece duysun, gök duysun, rüya aleminde gezinen siz insanlar duyun! Ben onu çok seviyorum!!"

Aracın hızını arttırdı. Geç saat olduğu için caddeler boştu. Eve varması az bir zamanını almıştı. Malikaneden içeri girerken bahçedeki bir hareketlilik dikkatini çekti ve arabasını durdurup indi.

"Amca?"

Zehir kendisine seslenen yeğenine döndü. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

"Sorun ne amca? Dicle teyze değil miydi o giden?"

"Evet Dicle'ydi. Ama merak etme bir mesele yok. Her zaman ki teyzen işte."

Rüzgar bilmiş bir ifadeyle gülümseyip konuştu.

"Sizi bu aralar sürekli yan yana görüyorum. Ve devamlı atışıyorsunuz. Acaba diyorum ki..."

"Senin uyku saatin falan gelmedi mi ufaklık? Hadi doğru odana."

"Ha - ha. Gerçekten komiksin amca. Neyse o halde. Bir problem yok diyorsan, dediğin gibi olsun. Ben şu arabayı park edip içeriye geçiyorum. Bu arada son bir şey daha söyleyeyim. Bence ona içinden geçenleri olduğu gibi açıklamalısın. Bu şekilde onu kızdırmaktan öteye geçmiyorsun. Bir saçını çekmediğin kaldı farkında mısın bilmiyorum."

"Sen bana akıl mı veriyorsun ufaklık?"

Rüzgar omuzlarını silkip gülümsedi.

"Kadınların dilinden anlamaya başladım diyelim. Görüşürüz amca."

Rüzgar arabasına doğru giderken Zehir arkasından bakıp söyleniyordu.

"Oğlum Zehir gidişatın hiç iyi değil. Çoluk çocuğa maskara olacak adam mıydım ulan ben?"

Rüzgar odasından içeriye girdiğinde kendisini yatağa attı. İçi içine sığmıyordu. Oysa güne başlarken nasıl da karamsar olduğunu düşündü. Çünkü Neşe'si onunla değildi. Neyse ki kalbine yenik düşmüştü ikisi de ve yeniden birliktelerdi. Dayanamayıp kot pantolonundan telefonunu çıkarttı ve Neşe'ye onu ne kadar sevdiğine dair mesaj attı. Sabah olduğunda görecekti nasılsa.

Hala aptal gibi sırıttıyordu. Yataktan kalkıp banyoya girdi. Soğuk bir duş içinde yanan ateşi biraz olsun azaltabilirdi. Yani belki...

•••••••••••

Neşe yataktan keyifle kalktı ve penceresinin önüne geldi. Dışarıya baktığında havanın ne kadar güzel olduğunu düşündü. Öyle ki camlar titriyor, yağmur sel olup akıyordu.

"Ah güneş ne güzel de parlıyor!"

Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı, yumak haline gelmiş saçlarını taradı. Mutfağa gittiğinde annesi kahvaltı hazırlamakla meşguldü.

"Günaydın annelerin en güzeli!"

Fisun hanım şaşkınlıkla kızına döndü. Ardından da duvardaki saate baktı.

"İlk defa alarmdan önce kalktığını görüyorum. Hiç hayra alamet değil."

"Bugün nedense çok keyifli hissediyorum. Yardım lazım mı?"

Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin