Multi de hikayede geçen elbise var. İyi okumalar dilerim 😊
Malikane de herşey olağan şeklinde devam ediyordu. Zehir bile artık ortam da daha sık bulunuyor, ailenin diğer üyeleriyle bolca vakit geçiriyordu. Bu yeni hali babasını oldukça rahatsız etse de Zehir kendi bildiğini okumayı sürdürecekti. Bunca zaman sevdiklerini koruduğuna inanarak onlardan hep uzak durmuştu. Ona öğretilen buydu ve o daima iyi bir öğrenci olmuştu. Yine de hayatındaki bazı tabular yıkılıyordu işte. Bundan endişeli miydi? Hayır. Hem de hiç değildi. Kendini tamamen zamanın akışına bırakmayı tercih etti. Şu bir asırlık ömrün de uzak durmak için çabaladığı ailesini, dostlarını ve sevdiği kadını geri istiyordu. Hatta en çok kadınını istiyordu.
Duştan belinde havlusuyla, saçını kurular vaziyette çıktı. Bugün için herhangi bir plan kurgulamamıştı. Muhtemelen son bir kaç defadır olduğu gibi Egemen'le takılacaktı. Kişisel işlerinden uzak kaldığından ötürü arada bir elinin kaşıntısını gidermek için birlikte dövüş kulübüne gidiyorlardı. Ayrıca strese de birebirdi.
Üzerine hızlıca bir tişört ve kot pantalon geçirdikten sonra odasından çıkıp bahçeye yöneldi. Millet güzel havanın tadını çardakta yayılarak, mis gibi çiçek kokuları arasında çıkarıyorlardı. Sadece bayanlar tabi. Duru Zehir'in yanlarına gelişini seyretti.
"Selam bayanlar. Gün ışığı altında parlaklığınızla gözlerimi alıyorsunuz."
"Keyfin yerinde bakıyorum."
"Oldukça."
Duru uzandığı yerden kalktığında Zehir onun yanına yerleşti. Egemen'in eşi olacak bu kız artık Zehir içinde önemliydi. İkinci bir kız kardeşi olmuştu ona.
Çardaktaki üçlüyü hoş bir sohbet halinde gören Egemen, karşılaştığı bu manzarayla farklı duygulara geçiş yapmıştı. Ailesi gün geçtikçe daha da genişliyordu. Başta ne kadar diretse de bir abiye ve hatta bir de ablaya sahip olmanın o kadar da kötü olmadığına karar vermişti nihayetinde.
Egemen de yanlarına gidip aralarına karıştı. Muhabbetleri yakın zamanda yapılması planlanan düğünle ilgiliydi. Tanıdığı çevre de erkekler evlilikten olabildiğinde uzak dururken o nedense kendisini buna çok hevesli hissediyordu. Sevdiği kadınla sonsuz hayatı paylaşmanın kötü yani ne olabilirdi ki?
Farkında olmadan aklındaki düşüncelere dalıp gitmişti. Duru'ya bakarken soğuk kalbinin ısınmasını, sesini duyduğundaki yaşadığı heyecan ve mutluluğu, hele ona dokunduğu zaman ki bütün vücudunu ele geçiren sayısız tarifi olmayan duyguları nasıl da çok seviyordu...
"Neden bekliyoruz ki? Hemen yarın evlenmek istiyorum ben."
Ortamdaki herkes susup Egemen'e döndüğünde, şaşkın bakışlara karşılık ayağa kalkıp Duru'nun ellerinden tuttu ve dizlerinin üzerine çöktü.
"Beklemek için bir sebebimiz yok. Bana kalırsa hemen yarın evlenelim güzelim. Ama eğer dersen ki ben görkemli bir düğün istiyorum o zaman sana karşı çıkamam işte. Sonuçta sen ne şekilde mutlu olacağına inanıyorsan ben ona uymaya hazırım."
Duru ağlayacağını hissine kapılmıştı. Tanrım ne de çok seviyordu bu güzel adamı.
"Bence de beklemenin anlamı yok. Hatta şuan bile seninle evlenebilirim."
"Yıldırım nikahı mı? Emin misin güzelim?"
"Hemde hiç olmadığım kadar. Zaten bu evdekiler dışında bir yakınım ve çağıracak kimsem de olmadığına göre bana gayette uygun."
Dolunay panik halinde araya girdi.
"Siz ciddi değilsiniz değil mi?"
Duru kardeşi gibi gördüğü kadına gülümseyerek baktı.
"Ne düşündüğünü biliyorum canım ama ben kararımı verdim. Beklemek için bir neden yok."
Zehir birşey demeden olan biteni seyrediyordu. Yaşananlar o kadar hızlı gelişiyordu ki nerede araya girmesi gerektiğini kestirememişti. Gerçi kendisi de gönül adamı sayılmazdı. Kısacası seyirci kalsa daha iyi olacaktı.
"Beni yanlış anlamayın ama sizce de biraz yangından mal kaçırıyormuş gibi bir durum söz konusu olmadı mı burada? Gelinlik giymeden evlenmene asla müsade etmem. Sonra pişmanlığını ömrün boyunca çekersin Duru. Üzülmeni istemiyorum anlıyor musun beni?"
"Yaşlanmayacağım, kırışmayacağım. Eh kısıtlı bir ömre de sahip olmadığıma göre ileri de istersem gelinliğimi giyer, düğünümü öyle yaparım."
"Ama.."
"Bak Dolunayım, benim yüreği iyilik dolu meleğim. Ben kararımdan pişman olmayacağım tamam mı? Ve sen şimdi burada oyalanmak yerine acil gidip üzerini giyiniyorsun. Çünkü seni ve Zehir'i nikah şahidim yapacağım."
"Be.benim mi şahit olmamı istiyorsun?"
"Tabiki! Hadi ağlama modundan çıkta hemen giyin. Biz de bu sürede diğerlerine haber verelim. İşin bittiğinde ortak salona gel orada oluruz."
"Peki öyleyse deli kız. Beni nasıl ikna edeceğini iyi biliyorsun değil mi?"
Dolunay gülümseyerek grubun arasından ayrıldı ve odasına koşturdu. Bir şahit ne giyerdi ki? Biraz resmi mi olmalıydı acaba?
"Tamam sakin ol Dolunay. Hemen bir karar vermek zorundasın. Şu mavi elbise nasıl olur? Yok o fazla iddialı kaçar. Biraz daha sade birşeyler seçmelisin. Ah bak şu somon rengi daha iyi durur sanırım. Evet evet kesinlikle bu olur bak."
Karar verdiği elbiseyi üzerine geçirip hemen makyaj aynasının önüne oturdu. Uzun düz saçlarını taramasının ardından gözlerini öne çıkaracak siyah farı uyguladı. Rimel ve dudak tonlarında rujunu da sürdükten sonra kendi aksini aynadan süzdü. Gayette hoş görünüyordu.
Aklına gelen şeyle cep telefonunu eline geçirip Rüzgar'a mesaj attı. Şuan muhtemelen derste olmalıydı ve bu sebeple aramak istemedi. Durumu kısaca özetleyip mesajı oğluna yolladıktan sonra telefonunu çantasına koyup aşağıya indi.
"Duru nerede?"
Salona geldiğinde Zehir ve Egemen aralarında konuşuyorlardı.
"Üzerini giyinmeye gitti. Diğerleri nikah salonuna gelecekler."
"Peki Talha? Ona ulaşabildiniz mi?"
"Aradım ama açmadı. Muhtemelen hala çalışıyordur. Yine de mesaj bıraktık. Umarım geç olmadan görür."
"Anladım. Bu aralar yakında çıkacağı turnenin hazırlıklarıyla uğraşıyor sürekli. Yüzünü bile doğru düzgün göremez oldum."
"Merak etme seni düşünmediği bir an bile yoktur onun şimdi. Zamanında sayende az dırdırını çekmedik onun."
"Aşk olsun Egemen."
"Aptal aşık senin kocan valla kusura bakma."
Duru o sırada salondan içeriye girdi.
"Kimmiş aptal aşık?"
Egemen onu görünce sorduğu soruya bir cevap bekleyip beklemediğini bile düşünemedi.
Duru günün anlam ve önemine uygun beyaz dantelli bir elbise giymişti. Peri masallarındaki prensesleri güzelliğiyle gölgede bırakırdı onun bu muhteşem görüntüsü.
Egemen yanına yaklaşıp yüzünü avuçları arasına aldı.
"Nişan için almıştım ama sanırım bu elbise iş görür."
"Harika görünüyorsun güzelim."
Duru küçük bir tebessüm sunarken, Egemen alnından öptü. Bu anı tarif etmeye kelimeler yetmezdi. Zaten duyguların araya girdiği bir an da kelimelere kim ihtiyaç duyardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.