"Tekrar soruyorum Havin. Kardeşinin benimle bir bağlantısı olduğuna nasıl bu kadar eminsin?"
"Aynı çevrede takılıyorsunuz ne tesadüftür ki. Ve yine ne tesadüftür ki sen erkek kardeşimin sevgilisini öpüyorsun."
Siktir!
"Bana o kişinin Yasir olduğunu söylemeyeceksin değil mi?"
"Tam üstüne bastın."
"Onun annesinden başka kimsesi olmadığını zannediyordum."
"Başta öyleydi. Annem Yasir'in babasından başka bir adamlar evlenene dek tabiki. Yani benim babamla. Tahmin edersin ki o birliktelikten dünyaya gelen çocukta benim."
"Şaka mı bu? Bak eğer şakaysa hiç komik değil. Tamam hadi iyi dalganı geçtin şimdi bana doğruları söyle."
Havin kollarını göğsünde birleştirip, tek kaşını kaldırarak Zehir'e bakmaya devam etti.
"Sen ciddisin?"
"Hemde çok."
"Yani buraya onu aramaya geldin. Benim için değil öyle mi?"
"Aynen öyle."
Zehir bir müddet düşündükten sonra yeniden konuştu.
"Bir dakika, bir dakika...Madem benim için gelmediğini söylüyorsun o halde onu partide gördüğünde direk yanına gidebilirdin değil mi?"
"Gitmek üzereydim, taki sen onu kızdırana dek. O halde karşısına çıkıp merhaba biz kardeşiz dememi beklemiyordun herhalde."
"Pekala bunu iyi geçiştirdin. O zaman şuna cevap ver. Beni bulmak yerine neden gizlice onu takip ederek yaşadığı yeri öğrenmedin?"
Havin'in cevap vermediğini gördüğünde çapkın sırıtışı yüzünde belirdi.
"Aha! Sen zaten yaşadığı yeri öğrendin sadece benim neler yaptığımı merak ediyordun."
"O senin uydurman. Ben gidiyorum. Sen de bu kızla ne halt yersen ye."
Havin görünürden kaybolarken ne kaçar çırpınırsa çırpınsın Zehir onun amacını farketmişti. Ve farkettiği bir şey daha vardı ki o da bu kadının bir daha gitmesine asla izin vermeyeceği gerçeğiydi.
"Madem kardeşin için beni buldun şimdi neden gidiyorsun Havin?"
Zehir başını iki yana sallayıp motorunu bıraktığı yere gitti. Kaskını başına geçirerek motorunu malikaneye doğru sürdü. Gözleri bu kadının varlığını yeniden görmüşken vücudu başka bir kadını arzulayamazdı.
Tam bir aptal aşıksın Zehir.
"Kes sesini."
Malikaneye vardığında motorundan inip, kaskı üzerine bıraktı. Kask yüzünden yatışan saçlarını parmaklarıyla dağıttıp zile bastı.
Kapıda kendisini kahya Hüseyin karşılamıştı.
"Hoşgeldiniz genç efendi."
Zehir baş selamı verip içeriye girdi. Merdivenlere yöneldiği esnada mutfaktan gelen bağırış ve kırılan çanak bardakların seslerini işitti. Yine ne oldu acaba? Oflayarak adımlarını o yöne çevirdi. Mutfağın girişine geldiğinde kafasına doğru gelen bardağı ani bir hareketle eğilerek karşıladı. Allah'tan refleksleri kuvvetliydi. Onu geldiğini karşısındaki bu ana oğul farketmemişti anlaşılan. Zehir Dolunay'ın daha fazla bardak kırmasını engellemek için tek hamlede onu kollarından tutup durmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 2 "MUAMMA"
VampireSerinin ikinci kitabıdır. Macera kaldığı yerden devam ediyor... Yayınlamakta olduğum bu hikaye az da olsa yetişkin ve şiddet öğeleri barındırdığından +16 yaş kitlesi için daha uygundur.